Biruni ve İbn Sina Arasındaki 10 Soruluk Mektuplaşma

Biruni’nin 1. Sorusu

Aristo atom görüşünü kabul edenleri niçin kınamıştır? Oysa cismin sonsuzca parçalanabileceğini ileri sürenlere yöneltilen eleştiri daha ağırdır. Çünkü aynı yönde hareket eden iki hareketli noktadan hızı daha küçük olanı, önde olsa da, arkadaki ona yetişemez. Örnek olarak Ay ve Güneşi alalım. Aralarında belli bir uzaklık bulunsun ve belli bir süre içinde, Ay ve Güneş birer yol aldıklarına göre, Ay’ın aralarındaki mesafeyi kapattığı süre içinde, Güneş de daha küçük bir yol alacaktır ve bu durum, böylece sürüp gider. Oysa biz, Ay’ın, Güneş’i geçtiğini görüyoruz.

Gerçi bölünmezler görüşünü kabul edenlere de matematikçilerce bilinen birçok eleştiri yöneltilmiştir. Fakat atomculara karşı olanlara yöneltilen, az önce zikri geçen itiraz çok daha susturucu bir eleştiridir. Bu iki güçlük arasında nasıl bir yol seçmek doğru olur ?

İbn Sina’nın Cevabı

İster cisim, ister düzlem, ister uzunluk, ister hareket, ister zaman olsun, kesintili olmayan bir şeyin bölünemeyen bölümlerden, yani iki ucu ve onları ikiye ayıracak arada bir kısmı bulunmayan parçacıklardan meydana gelmesinin imkansız olduğu konusuna gelince, Aristo bunu “Sem’u’l-Keyan” kitabının altıncı makalesinde kuvvetli ve şüphe götürmez mantıki delillerle açıklamıştır. (*)

Söz konusu itiraza gelince, Aristo bunu, kendi nefsinde tartmış ve bir bakıma ona bir cevap da vermiştir. Fakat şunu bilmelisin ki Aristo, “cisim sonsuzca bölünebilir” sözü ile cismin eylemsel olarak sonsuzca bölünebileceğini söylemek istememiştir. Tersine bununla o, şunu söylemek istemiştir: “Cismin her bölümünün özü itibariyle ortası ve iki ucu vardır. (**) Bu bölümlerden bazılarının, iki uc ve ortası ile sınırlanan iki parçasının birbirinden ayrılması mümkündür. Böylece de bu parçalar gerçekten bölünmüş olur. Bu bölümlerden bazıları ise, her ne kadar özü itibariyle bir orta noktasma, yani bir bölünebilme noktasma sahipse de küçük olduğu için, gerçekten bölünmeyi kabul etmez. (**) Bu gibi bölümler ise, sadece potansiyel olarak ve özleri itibariyle bölünebilirdirler.

İleri sürdüğün itiraz, “cismin eylemli olarak sonu gelmeksizin bölünmesi mümkündür” diyen kimseyi zorunlu olarak bağlar. Bu, “cismin bazı parçaları gerçekten, bazı parçaları da gerçekten değil sadece düşüncede bölünebilir” diyen kimseyi, açıkladığımız üzere bağlamaz. Çünkü hareket ancak gerçekten bölünmeyi kabul etmeyen ama özü itibariyle bölünebilme noktasına sahip olan parçaların sonlu olmak üzere bölünebilmeleri halinde olabileceği düşünülebilir. (***)

İşte her iki görüş tarzının sakıncalarından kurtulmayı sağlayan yol budur.

Aristo’nun bu meseleye verdiği ve yorumcular tarafından açıklanan cevaba gelince, bunun asılsız ve yanıltmaca olduğu ortadadır. Eğer sözü uzatmaktan kaçınmasaydım, bu konuyu da anlatırdım. Fakat amacı açıkladıktan sonra, bunu anlatmak gereksizdir.

Birinci Sorunun Cevabına Biruni’nin İtirazı

(*) Bu verdiğin cevap, Zekeriyya er-Razi’nin düşüncesidir. Mademki O, “haddini aşan ve kendisine düşmeyen yorumlamalara girişen” birisiymiş, nasıl oluyor da onun görüşünü esas alıyorsun?

(**) Bahsettiğin cisimlerin hep ikişer ucu ve birer orta kısmı varsa, bunlara sonu gelmeksizin bölünme işlemi uygulanabilir. Ama senin “gerçekten” sözüne gelince, bu sözün anlamı anlaşılmıyor. Çünkü mesela sürme, havanda ne kadar döversek dövelim, bu senin işaret ettiğin bölüm durumuna ulaşmaz. Şu halde gerçekten bölünme, senin söylediğin bölüme erişilmeden sona eriyor. Öyle ise, senin söz konusu ettiğin her iki halde de, düşüncede bölünebilir durumda bulunabilir.

(***) Bu dediğinle sen, atomcuların görüşüne uymuş oldun. Senin sözün karenin kenarının, köşegenine eşit olmasını gerektiriyor. Bu durumda, ya bu sonucu kabul ederek gözle görüleni inkar etmen ya da buna karşı çıkarak temele koyduğun düşünceyi terketmen, yahut da şöyle demen gerekmektedir: “Bölümler arasında muhakkak ki aralıklar vardır.” Fakat o zaman da “bu aralıklar, söz konusu bölümlerden daha küçük mü, yoksa daha büyük mü?” diye sorulacaktır.