Biruni ve İbn Sina Arasındaki 10 Soruluk Mektuplaşma

Biruni’nin 2. Sorusu

Aristo ve diğerleri neden “cihetler altıdır” demişlerdir? Küp üzerinde misal verelim. Zira bu altı cihet, küpün altı yüzüne karşılık gelir. Onun dengi altı küp, bu küpün her bir yüzüne temas edecek şekilde eklenecek ve şeklin eksik kalan kısımları, meydana gelen cismin tamamı 27 küp olacak şekilde tamamlanacak olursa, diğer küpler köşe ve kenarlarından ona temas etmiş olur. Yüzler bu altı cihetten fazla olmazsa, o halde bu 27 küp, ilk küpe hangi yönden temas edecektir? Ancak, bahsettiğimiz bu cihetler kürede yoktur.

İbn Sina’nın Cevabı

Cismin zati yönleri; cisim olmak itibariyle yüzlerine karşılık gelen şeyler değildir. Tam tersine o yönler, eğretidir. Çünkü felsefecilerin söylemek istediği altı yön, cismin üç boyutunun sınırlarına karşılık gelen yönlerdir. Bunlar; uzunluk, genişlik ve derinliktir. Şu durumda her cisim sınırlıdır. Bu konu, “es-Sema’u’t-Tabi’i” isimli kitabın sonsuzluk hakkındaki üçüncü makalesinde açıklanmıştır. Her cisim sınırlı olduğuna göre; uzunluğu, genişliği ve derinliğinin sonlu olması zorunludur. Yine bunlardan her birinin ikişer sınıra sahip olması zorunludur. Böylece sınırların toplamı altı olur ve buna karşılık gelen yönler de altıdır.

Merkezde son bulan ve alemin merkezine doğru olan uzunluğun sınırına karşılık gelen şey, aşağı’dır. Bunun mukabili ise, yukarı’dır. (*) Geri kalan diğer dört yönün, her cisimde adı yoktur. Aksine bu isim, canlı cismin yönlerine verilen addır. Canlı cismin genişliğinin sınırını gösteren ve hareketinin meydana geldiği yöne “sağ” denir. (**) Bunun karşıtına sol; canlı cismin görme duyusunun yönelişini oluşturan ve yürüdüğü yönü gösteren derinliğinin sınırına karşılık gelen yöne ön ve bunun karşıtına da arka ve geri adları verilir. İşte her cisimde zorunlu olan altı yön bunlardır.

Kürede altı yönün bulunmadığını söylemen doğru değildir. (***) Çünkü, eğer küre zorunlu olarak bir cisim ise uzunluğu, genişliği ve derinliği vardır. Ama uzunluğu, genişliği ve derinliği sonludur. Bu üç boyutun ikişer sınırı vardır; toplamı da altıdır. Bu altı sınıra karşılık gelen yönler de altıdır. Temel önermemiz (önceki) doğru olduğuna göre, ikincillerin hepsi de doğrudur ve böylece “kürenin altı yönü vardır” sonucu da doğrudur. Cismin altı zati yönünün, onun yüzlerine karşılık gelen şeyler olması nasıl mümkündür? Oysa gözlem yoluyla bilinmektedir ki kürenin yanlarından çeşitli yönleri vardır.

Güney kutup yönü, kuzey kutup yönü olmadığı gibi; doğu, batı ve diğer yönler de değildir ve bunların aksi de böyledir. Küreyi kuşatan yüzey birse, o takdirde açıkladığımız gibi, ne delille ne de varsayım ile kürede bir yön bulunmaz. Halbuki cismin, yukarıda açıkladığımız üzere zati olarak değil arızi olarak yönleri bakımından yüzlere sahip olması gerekir. Köşeli cisimlere gelince, bunların yüzleri zati olmayıp arızi ve farazi olarak düz olduğu için yüzleri bakımından yönlerinin bulunması mümkündür. O halde cisme zati olarak gereken şey, üç boyutunun sınırlarına karşılık gelen yönlerdir. Felsefecilerin söylemek istedikleri şey de budur.

İkinci Sorunun Cevabına Biruni’nin İtirazı

(*) Cismin uçlarından birinin evrenin merkezine dönük olduğu dikkate alınırsa, o uç aşağı yönü gösterir ve onun karşısında bulunan uç yukarı olur. Fakat böyle bir kıyaslama yapılmadığı, yani cismin sadece o ucu yer merkezine dönük tutulmadığı takdirde boyu genişlik denmeye derinliğinden daha hak sahibi değildir. Öyle ise cismin hiçbir boyutu belli bir adı almaya, başka bir boyutunun aynı adla adlandırılmaya layık olduğundan daha layık değildir. Aynı suretle cisim, merkezden geçen bir doğru üzerinde merkezin iki yönünde hareket ederse, aşağıya doğru olan yön sürekli değişir.

(**) Senin “canlı cismin hareket başlangıcı sağdır” sözüne gelince, bu, gerçek olup olmadığı konusunda üzerinde bir bilgiye sahip bulunmadığımız bir iddiadır. Çünkü hayvan cinsinin hareket başlangıcı, kendi nefsimde de müşahede ettiğime göre, arkadan öne doğrudur ; öyle ise, ben de hayvan cinsinden bir yaratık değil miyim?

(***) Hiç kimse kürenin boyu, genişliği ve derinliği olmadığını inkar etmez. Oysa sonsuz sayıdaki çaplarından her biri; ister boy, ister genişlik, isterse derinlik adıyla adlandırılmaya elverişlidir. Yukarıda sayılan isimler, bu çaplardan üçüne tahsis edildiğine göre elimizde, geri kalan çaplara verilecek ne kaldı, söyler misin? Bu durumda sana iki imkansız tezi benimsemek kalıyor: Ya yönlerin sayısının sonsuz olduğunu kabul edeceksin ya da kürede sözü geçen üç çap dışındaki bütün çapları yok sayacaksın…