Niccolo Machiavelli, İtalyan bir düşünür olmasının yanı sıra, askeri stratejist olarak da biliniyor. Askeri bilgisine dair bildiklerimiz günümüze “Savaş Sanatı” isimli eseri ile ulaşmış durumda. Bu eserinde anlattıklarından birisi de, ideal bir kalenin ve onun savunmasının nasıl olması gerektiğidir. Fransa’nın en uzun süre tahtta kalan kralı XIV. Louis’in özel askeri mühendisi olan Sébastien Le Prestre de Vauban, Machiavelli’nin bu kitabını okuduktan sonra Vauban olarak bildiğimiz kale modelini geliştirmiştir.
Machiavelli, ideal kaleyi ve onun nasıl savunulması gerektiğini şu şekilde anlatıyor:
“Şehirlerin ve kalelerin ya doğal yolla ya da yapma tahkimatlarla güçlendirilebileceğini fark etmiş olmalısınız. Doğal yoldan, nehirlerle ya da bataklıklarla çevrilen Mantua ve Ferrara gibi yerler ya da kayalık veya sarp dağlar üzerinde kurulu Monaco ve San Leo gibi yerler güçlü olurlar; günümüzde dağların üzerinde olan ve tırmanması güç olmayan bu yerler, açılan tüneller ve topçu yüzünden artık çok zayıftır. Bu yüzden günümüzde insanlar yapay olarak güçlendirilmiş bir kale inşa edecekleri zaman, düz bir yer arıyorlar.
Bunun için ilk zekice yöntem, duvarın dolambaçlı ve dönüşleri, girintileri çok olacak şekilde yapmaktır. Bu yöntem düşmanın duvarın yakınına gelmesini imkansız hale getirir. Çünkü sadece cepheden değil, kanatlardan da kolayca vurulabilir. Eğer duvarlar yüksek yapılırsa, topçu ateşine daha çok maruz kalınır; çok alçak yapılırsa, bu kez tırmanılarak çıkılması kolay olur. Duvarların önüne, dayanacak merdivenlere karşı hendek kazdığınız zaman, eğer düşman bu hendekleri doldurursa (büyük bir ordunun kolayca yapabileceği gibi) duvar düşmanın eline geçer. Bu yüzden her zaman daha iyi sonuca varmak için, inanıyorum ki her iki sıkıntılı duruma karşı da çare üretmek zorunda kalırsanız, duvar yüksek yapılmalı ve hendek dışarıya değil içeriye kazılmalı. Bu kullanılabilen inşaat yöntemlerinin en güçlüsüdür, çünkü sizi hem topçulardan hem de merdivenden korumuş olur, ayrıca düşmanın hendeği doldurması da zordur. Şu halde duvar için, araçlarınızın izin verdiği kadar yüksek olması, 2 metre genişlikten az olmaması, tahrip edilmesini daha güçleştireceği için iyidir.
Duvarın, yaklaşık 122 metre arayla yerleştirilmiş kulelere sahip olması gerekir.
İçerideki hendek en az 18 metre genişlikte ve 7 metre derinlikte olmalı, hendeği kazarken çıkan bütün toprak, şehrin içine atılmalı ve hendeğin dibinden başlayıp, arkasına bir adamın sığacağı yükseklikte yapılmış bir duvarın arkasına yığılmalıdır; böylece hendeğin derinliği de daha büyük olmuş olur. Hendeğin içine inenleri top ateşiyle yok etmek için, her 122 metrede bir hendeğin dibine kazamatlar yapılmalıdır. Şehri savunan ağır topçu, hendekle kapatılmış duvarın arkasına yerleştirilmelidir, çünkü yüksek oldukları için dış duvarın savunmasında sadece küçük ya da orta boyutta silahlar kullanılmaya elverişli olabilir.
Eğer düşman duvara tırmanarak saldırırsa, ilk duvarın yüksekliği sizi tamamen korur. Eğer saldırı topçuyla olursa, ilk olarak dış duvarları döverek hasar verir. Ancak duvar dövülerek darbe aldığı zaman, tüm vuruşların doğası duvarı darbe aldığı tarafa doğru devirir. Dolayısıyla yıkılan duvar hendeğin içine yıkılmayacağı için hendeğin derinliği daha da artmış olur. Dolayısı ile saldıran taraf daha öteye gidemez çünkü önünde kendisini engelleyen yıkıntılar ve hendek bulur. Düşman topçusu da hendek duvarında rahat bir şekilde onu öldürür. Düşmanın tek çaresi hendeği doldurmaktır, o da zordur. Zira duvar dönemeçli ve iç bükeydir. Yukarıda anlatılan girinti-çıkıntıların arasından saldıran düşman kolayca giremez ve hendeği dolduracak malzemeyi taşırken zorlu yıkıntılar üzerinden tırmanmak zorunda kalacaktır.
Size tümüyle ele geçirilemeyecek bir şehir göstermiş oldum.”
Niccolo Machiavelli, Savaş Sanatı, s. 205 – 207
Yanıtla