Türklerin, Anadolu topraklarına giriş ve yayılışının en önemli tanıklarından olan Ermeni müellif Urfalı Mateos’un (ö. 1144), Türkler ile ilgili söylediği 10 sözü derledik. İyi okumalar dileriz.
1 – Çağrı Bey’in Anadolu Akını Hakkında
“467. yılın (1018-1019) başlangıcında, mukaddes Haç’a tapınan bütün Hristiyan halk, Tanrı’nın hiddetine maruz kaldı. Öldürücü nefesli ejder, kasıp kavuran ateşle beraber ortaya çıktı ve Ekanimi Selâse’ye tapınanları vurdu. Kanatlı yılanlar (Türkler), bütün Hristiyan memleketlerini ateşe vermek üzere geldiler. Kana susamış yırtıcı hayvanların ilk zuhuru böyle olmuştur. Bu zamanda, Türk adı verilen barbar millet toplanıp, Ermenistan’ın Vaspuragan eyaletine geldi ve bütün Hristiyanları merhametsizce kılıçtan geçirdi.”
2 – Türk Atlılarının Betimlenmesi
“…Bu zamana kadar bu cins Türk atlı askeri görülmemişti. Ermeni askerleri, onlarla karşılaşınca onların acayip şekilli, yaylı ve kadın gibi uzun saçlı olduklarını gördüler.”
3 – Günahların Sonucu Olarak Türkler
“Bütün Hristiyanlar matem içinde kaldılar çünkü Tanrı, bizden yüz çevirmişti. Tanrı, günahlarımızdan ve fena yollara sapmamızdan dolayı bizi zalim Türk milletinin eline bıraktı.”
4 – Sultan Alp Arslan ve Ordusunun Betimlenmesi
513 (1064 – 1065) tarihinde Sultan Alp Arslan, şiddetle harekete geçti. Korkunç dalgalarla çalkalanan bir denizi ve taşkın sularını ileriye atan azgın bir nehri andıran bu muazzam ordu, kana susamış vahşi bir hayvan gibi şiddetle yürüyerek Ermenistan’a doğru geldi. Alp Arslan, sayısız askerle Ağuvan memleketine girdi, halkı kılıçtan geçirdi ve esir etti. Onun Hristiyanlara yapmış olduğu fenalıkları ve icra ettiği katliâmı kimse nakletmeye muktedir değildir. Zira Hristiyanlar, kudurmuş Türk milleti tarafından acı bir ölümü tattılar.
5 – Tutuş / Süleyman Şah Çarpışmasının Yorumu
534 (1085 – 1086) tarihinde Dımaşk Sultanı Tutuş, büyük bir orduyla beraber hareket edip Antakya Emîri Süleyman’a karşı yürüdü. İki taraf arasında şiddetli bir muharebe gerçekleşti. Onlar Halep ile Antakya’nın arasında bulunan bir yerde korkunç bir surette çarpıştılar. İki taraf da Türk oldukları halde birbirini merhametsizce kırıyor ve telef ediyordu. Muharebe gitgide daha çok şiddetlenince Sultan’ın askerleri Süleyman’ın ordusunu mağlûp edip firara mecbur kıldılar.
6 – Sultan Melikşah Hakkındaki Görüşleri
“Bu yıl, herkesin babası ve bütün insanlara karşı merhametli olan büyük sultan Melikşah vefat etti. O, Bağdat’ta Semerkant (Karahanlı) sultanının kızı (Terken Hatun) tarafından zehirlenerek öldürüldü. Melikşah’ın ölümü bütün dünyayı matem içine düşürdü.”
7 – Selçuklu Beyleri İle Araplar Arasındaki Savaş
“Aynı yılda İran tarafından büyük bir felaket geldi. Tuğrul’un divanından çıkan Boği, Bugi ve Anazuğli adlı üç adam, muazzam bir ordu ile beraber Arap memleketine doğru ilerlediler. Onlar, beraberlerinde büyük sayıda esirler sürükleyerek, Musul hudutları içinde Arian nehrinin kenarında karargâh kurdular. Musul’un senyoru olan Khureş adlı askerî kumandan, Arap askerlerini toplayıp onlara karşı yürüdü. Şiddetli bir muharebe oldu. Türkler galip geldiler, Arapları firara mecbur kıldılar ve onların kadınla çocuklarını esir ettiler.”
İçerikte kullanılan yayın: Urfalı Mateos Vekayinâmesi (952 – 1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (çvr. Hrant D. Andreasyan), Türk Tarih Kurumu, Ankara 2000.
İçeriğimizi beğendiniz mi? Çalışmalarımızı geliştirmemize katkıda bulunmak istiyorsanız bağışçımız olabilirsiniz.
Yanıtla