Merhabalar, bu yazımızda sizlere süslenme kültüründen bahsetmek istiyoruz. İnsanlık hangi araç gereçlerle “süslenme” ihtiyacını yerine getirmiş sizler için derledik. Keyifli okumalar…
Parfüm Kullanımı
Eski Mısır parfümün ilk defa yapıldığı yer olarak tarihte yerini almıştır. Eski örnekler, formülleri gelişmiş yöntemlerle bile aydınlatılamamış olan ve Mısır’daki arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan kokulu merhemlerdir.
Banyonun günlük yaşamlarında önemli bir yer tuttuğu bilinen Mısırlılar yıkandıktan sonra vücutlarını kokulu yağlarla ovarlardı. Mısırlıların parfüm yapımı ve bunula birlikte kullanımı konusundaki bilgileri İbranilere, Asurlulara, Babillilere ayrıca Keldanilere, Perslere ve Yunanlara kısacası dünyaya yaymışlardır. Bundan dört bin yıl kadar önce Ninive ve Babil koku ticaretinin merkezi haline gelmişti.
Çinliler ise İÖ 2300’lerde erkek misk geyiğinin salgısını yasemin ve lotusla karıştırarak parfüm yapımında kullanmışlardır. Hindistan’da ise yasemin, gül, nergis ve sümbülteber gibi çiçeklerden kokular hazırlanmış, buna rağmen kutsal kabul edilen sandal ağacı bütün parfümlerin esas bileşenini oluşturmuştur.
Kokuyu tanrıların kullanımına bırakan Yunanlar sonraları ifrata kaçmışlardır ki, Solon koku kullanımını yasaklamak zorunda kalmıştır; ama kimse yasağı ciddiye almamıştır. Yazma merakları güzel koku meraklarından aşağı kalmayan Yunanlar tarihin ilk parfüm kitabını da kaleme almışlardır. M.Ö 2 . yüzyılda Apollonius parfüm üzerine bilimsel bir eser yazmıştır.
Deodorant Kullanımı
1888 yılından itibaren üretilmeye başlanan deodorantlar, koltuk altındaki ter kanallarını tıkamayı hedeflemişlerdir. Ancak ter bezleri koltuk altı ve göğüslerdeki iki ayrı türden oluştuğu için, deodorantlar zamana karşı direnemez. Deodorantlar 1920’lere kadar terlemeyi önleme ve temizlik iddiasıyla reklam yapmıştır. Ayrıca kuruluğun neden gerektiğini dile getirmemeyi tercih etmişlerdir. 1930’lara kadar da erkekler müşteri olarak görülmemiştir.
Saç Stili
Çin’de erkeklerin saçlarını kazıyarak arkada uzun kuyruk bırakmaları imparatora bağlılık simgesiydi. Budist rahipler, Anadolu’da Kalenderiler, yeniçeriler ve Alevi dedeleri arasında da aynı saç biçimi vardı. Eski Abit’in gücünü hiç kesmediği saçından alan kahramanı Şimşon (Samson)’da, İbrani geleneğindeki saç simgeselliğinin örneğidir. Bu simgeselliği fanatik Yahudilerin zülüflerinde ve Tevrat geleneğine bağlı Rastafaryanların hiç kesmedikleri “dreadlock”larında görebiliriz.
Avrupa usulü saç tıraşının II. Mahmud zamanında başladığı, padişahın Halil Paşa’nın çocuklarının kaküllü kesilmiş saçlarını beğendiği anlatılırdı. Miss Pardoe’ya göre saray berberine tıraş olan padişah orada bulunan damadı Halil Paşa’ya tıraşını nasıl bulduğunu sormuş. Paşa padişahın saç tıraşını beğenmediğini söyleyerek kendi saçını göstermiştir. Bunun ardından paşanın berberi apar topar saraya getirilerek II. Mahmud’un berberbaşı yapılmıştır.
Dövme Yaptırma
En eski dövme 1991 yılında İtalya’da Similaun buzulunda bulunan 5.300 yıllık “buz adamı”nın üstünde görülmüştür. M.Ö 400 yılına ait Pazırık kurganındaki göçebe şefinin dövmeleri türünün mükemmel örnekleridir. Mısır’dan Orta Amerika’ya kadar eski ve yaygın olan dövme farklı toplumsal sınıf ve tabakalarca benimsenmiştir. Örneğin, Herodotos Traklarda dövmenin soyluluk işareti olduğunu yazar ki ta Amerika’daki Mayalarda da böyledir.
19.yüzyılda ABD’de hükümlüler, İngiltere’de ordudan kaçanlar, Çarlık Rusya’sında Sibirya mahkumları dövme yapılarak işaretlendi. Suçlulara dövme yapılmasına Fransa’da 1832, İngiltere’de 1834’te son verildi. Naziler de toplama kampı tutuklularına dövme yaptırdılar.
Ayna Kullanımı
Çatalhöyük’te bulunan obsidiyen aynaların tarihi İÖ 6000 yılına kadar uzanmaktadır. Eski Mısır’da 2900, İndus’ta 2800, Çin’de 1500 yıllık metal aynalar bulunmuştur. Cam aynayı Fenikeliler bulmuşsa da 13. yüzyıla kadar Avrupa’ya girmemiş ve modern zamanlara kadar yaygınlaşamamıştı.
Aynaya Uygurlar “közgü” demişlerdi; Anadolu ağızlarında da şu adlar verilir: bakanak, bakar, bakbakı, düzenge, düzünge,düzüngü, gözgeç, gözgör, gözürge, gözüngü, gözünke, kılıklık,yüzgörgü, yüzgörgüsü, yüzügör, yüzgü, yüzügü.
18. yüzyıl da boy aynaları hala krallar arasında hediye edilebilecek öneme sahipti. 1762’deAvusturya, 1777’de Leh kralları padişahlara ayna hediye etmişlerdi; bu listeye Napoleon da dahildir.
Yanıtla