Bu içerik, Aslıhan Aksakal tarafından hazırlanmıştır.
Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın. |
Türkler, öz vatanları olan Asya bozkırlarının iklimine uygun olarak yaşam koşullarını belirlemişlerdir. Asya steplerindeki yaşam koşullarının elzem unsuru dayanıklılığıyla, gücüyle ve hızıyla at olmuştur. At, Türkler için yalnızca binek hayvanı ya da sadece etinden, sütünden, derisinden yararlanılan bir hayvan değildir. Öneminin fazla olması sebebiyle hediye olarak verilmiş, kurban için en makbul hayvan sayılmış, birtakım spor ve oyunlar -cirit, çevgen vb.- atı merkeze alarak yapılmıştır.
At motifi pek çok farklı boya ait Türk destanlarında temel motiflerin başında yer almıştır.
Konargöçer bir toplum olan Türkler, hayvanlarla sıkı ilişkiler içinde olmuştur. Bu durum kültüre yansımıştır ve kültür ürünlerinden biri olan sözlü edebiyât içinde bu ilişkinin yer alması kaçınılmaz olmuştur.
Atlar; Türkler için birer dost, yardımcı, sırdaş olmuştur.
Er ve at arasındaki bağ, destan metinlerinde yoğun olarak görülmüştür. Destanlarda er ve at eşzamanlı doğmuş ve aynı gün ölmüştür, yani er ve at arasında kader ortaklığı olmuştur. At; sadece maddi dünyada değil, ölümden sonra da kahramanla olacağı düşünülen bir arkadaştır. Ayrıca Türk kültüründe efsanevi/yüce sayılan hayvanlar arasında at tek ehli olandır.
Destan metinlerinin vazgeçilmez tipi alp tipidir, alp tipinin en belirgin özelliği ise atlı oluşudur.
Alp tipinin alp atı, destanlarda olağanüstü özelliklerle donatılmıştır. Destan kahramanının atı gaipten sesler duyabilir, gelecek tehlikeyi önceden sezebilir, kıvrak bir zekaya ve üstün yeteneğe sahip olabilir. Bu olağanüstü özellikler kahramanı ölümden, esaretten, zor durumlardan kurtarmak içindir.
Çıktığı yolculuklarda kahramanın vazgeçilmez refakatçisi her zaman attır.
Eski Türk destanlarında kahramanlar belli sebeplerle yolculuğa çıkar. Bu yolculuklar metnin gelişip açılmasını sağlar. Seyahatler farklı bir aleme, Tanrı katına, yer altı dünyasına yapılabilir.
İslamiyet Türkler tarafından kabul edildikten sonra da at motifi hayattaki, metinlerdeki önemini kaybetmemiştir.
Dede Korkut Hikayelerinde Bamsı Beyrek on altı yıl kendisini bekleyen atına “At dimezem saña ḳarṭaş direm ḳarṭaşumdan yig” diyerek kardeşini bile atından üstün tutmadığını dile getirerek atın Türk kültüründe ne kadar mühim olduğunu özetlemiştir.
Kaynakça
- Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı 1-2, TDK Yayınları, Ankara, 2018.
- Kaba, Ali, Altay Tuva Hakas ve Şor Destanlarında At Motifi Üzerine Bir İnceleme, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ahi Evran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011.
- Sertkaya, Osman Fikri, “Eski Türk Kültüründe At”, Türk Kültüründe At ve Çağdaş Atçılık, (Hzl: Emine Gürsoy Naskali), TJK Yayınları, İstanbul, 1995.
Yanıtla