Kullanılan unvanlardan tahta çıkış seremonilerine varıncaya kadar Hazar Kağanlığı; Göktürk Kağanlığı’nın bir kopyası, hatta bizatihi kendisinin bir parçası ve mirasçısıydı. Bu içeriğimizde, Doç. Dr. Altay Tayfun Özcan’ın, Kronik Kitap’tan çıkan “Hazar Kağanlığı ve Etrafındaki Dünya” isimli eserinden 10 alıntı yaptık. İyi okumalar.
1 – Kafkasya Kenti Belencer’in, Araplara Karşı Direnişi
“Kentlerini başarı ile savunan Belencerliler, Arapların beklediklerinden çok öte ve belki de Arapların daha önce karşılaştıklarının çok üzerinde bir direniş göstermekteydiler. Diğer taraftan, Belencer müdafilerinin mancınık kullanmaları ve bununla düşmanlarına zarar vermeleri de kent savunmasında çok daha hazırlıklı olduklarını ve iyi bir savunma sistemi ile saldırıları göğüslediklerini gösterir. Ancak nihayetinde kuşatma, Hazarların başında Kağan’ın bulunduğu ana ordusunun Belencer’e varışı ve ardından kaledekilerle müştereken Arap kuvvetleri üzerine saldırmaları ile nihayete erdi.”
2 – “Türk kılıcı…”
“…Yazara göre Türk kılıcından arda kalanlar hayatlarını kurtarmak adına kaçarlarken bu sefer de geriden başka bir ordu onları kıskıvrak yakaladı. Sebeos, bundan sonra kurtulanların kendilerini Kafkas Dağları’na attıklarını ve buradaki yoklukla geçen günlerinin ardından sonunda permeperişan bir şekilde memleketlerine ”canlarını dişlerine takarak” ve ”çırılçıplak ve yalın ayak” ulaştıklarını ifade eder.”
3 – Hazarlar, Ortadoğu’da
“Hazarlar; birkaç kola ayrılarak Baylakan, Bajarvan, Gence ve Arran’ı da ele geçirip yağmaladıktan sonra yönlerini Musul ve Zaravand’a çevirdiler ve buralara kadar ulaşmayı başardılar. Arapların hiçbir şekilde beklemedikleri ve görmek istemedikleri bu tablo, Hazarlara karşı hiçbir direnişin gösterilememesi ile daha da ağır hâle geliyordu. Seferi değerlendiren K. Y. Blankship, ”Bu zamana kadar hiçbir düşman, Halifeliğin kalbinin derinliklerine uzanan böylesi bir sefere çıkmamıştı.” sözleriyle Hazar seferinin tarihî değerini, yerinde bir tespitle ortaya koymuştur.”
4 – Bizans Sarayında Türk Gelin
“Çiçek’in (Hazar Kağanı’nın kızı) Doğu Roma (Bizans) sarayına gelmesinden sonra kaynaklarda ”Tzitzákion” olarak geçen bir giyim modası yaratması, şahsına gösterilen beğeninin dinî cemaati aşarak Constantinopolis sosyetesine ve belki de halka yayıldığına işaret eder.”
5 – Rusların, Hazar Denizi’ne inmeleri
“Hazar Kağanlığı’nın daha önce takip ettiği Hazar Denizi’nin güvenli bir ticaret alanı olarak kalması siyasetini bir kenara bırakarak, 910 yahut 913’te Rus savaşçılarına Hazar Denizi’ne açılma izni vermesi ve böylelikle Rusların Müslüman limanlarında yağma yapmalarının önünü açmaları, yaşananların Kağanlığı takip ettiği politikanın dışına çıkmaya zorlayacak kadar ağır bir faturaya neden olduğunu göstermektedir.”
6 – Hazarlar ve Emeviler
“…Hazarlar, gün boyu devam eden mücadelenin ardından Emevi ordusunu öyle bir hırpaladılar ki Araplar, komutanları Cerrah el-Hakemî’yi Erdebil önlerinde bırakarak gerisin geriye kaçmaya başladılar. Bunu, sabahleyin etrafında pek az adamı kalmış Arap komutanının Hazar saldırısına uğraması ve mücadelenin sonunda katledilmesi takip etti. Bu, Araplar için büyük bir felaketti. Agapius, muhârebe ile ilgili ifadelerinde Araplar için ağır bir tabloyu gözler önüne serer. Ona göre Araplar yirmi bin askerî kayıp verirken bunun iki katı kadarı da esir düşmüştür. Pek çok Arap askerinin Hazarlara esir düştüğünü Nisibisli Elias da doğrular. İbnü’l-Asam ise Arap ordusundan sadece kaçmayı başarabilen yedi yüz kişinin hayatta kaldığını aktararak bu kayıtları destekler. Dahası Cerrah’ın cesedinin ölüler arasında bulunduğu, kellesinin kesildiğini ve ardından da eşi ve çocukları ile hizmetlilerinin de Hazarlara esir düştüklerini ifade ile muhârebe sonundaki manzarayı daha başka ayrıntılarla süsler.”
7 – Halife Mansur tarafından Kafkasya Emiri Yezid’e gönderilen mektup.
”Hazarlarla akrabalık olmazsa Arran ülkesinde hiçbir vakit güvenlik sağlanamaz. Ben öyle düşünüyorum ki onlarla akraba olursan ülke güvende olur. Aksi takdirde ben, senin ve vergi ödeyen tâbilerin için korkarım. Çünkü Hazarlar sizi rahat bırakmazlar. İsteseler ordu toplayıp hücuma geçerler ve galip de gelebilirler. Bak, benim nasihatlerime karşı kula tıkama. Hazarlarla akraba olmaya çalış.”
8 – Hazarlar ve Kurban
”…Yolculuk sırasında ölümü üzerine Hazarlar, Tudun için cenaze töreninde Turmaç ve 300 askerin (Bizanslı) cesedini/kanını kurban olarak sundular.”
9 – Hazarlar ve İsveçliler
“İsveçliler, çok yönlü ticaret hayatından büyük kâr elde ettiler. Bölgedeki sikke buluntuları üzerinde 1986’da yapılan kapsamlı bir inceleme, 780-830 arasındaki dönemde Rusya’ya ulaşan sikkelerin %36’sının Baltık kıyılarına eriştiğinin tespit edilmesi ile neticelenmiştir. Bu veri, İsveçlilerin Hazar sınırları üzerinden yürüttükleri ticarette ne kadar kâr elde ettiklerini göstermesi açısından önemlidir. IX. yüzyılın başında İsveçliler, Staraya Ladoga ve çevresine iyice yerleşmiş, bizzat kendileri yahut Oka civarındaki Slav ve Fin unsuru aracılığı ile Hazarlar ve Müslüman tüccarlarla yoğun bir ticaret ilişkisine girmişlerdi.”
10 – Hazar Kağanı’ndan Bizans İmparatoru’na Sert Mektup
“Adı bilinmeyen Hazar Kağanı’nın, Bizans İmparatoru II. Justinianus’un eşini (aynı zamanda Hazar Kağanı’nın kız kardeşi) getirmek üzere bir donanmayı Kırım’a sevk etmesi (ve gemilerin batması) karşısında gönderdiği mir mektubunda ona ”Aptal, eşini geri getirmesi için iki veya üç gemi yeterli değil miydi ki bu kadar çok hayat ziyan oldu? Yoksa onu savaşla mı alacağını düşündün? Gör, bu erkek çocuk senden doğdu. Şimdi onları sana götürecek birilerini gönder.” şeklinde seslenmesi, kendisini Bizans İmparatoru’ndan bile yüksek seviyede gören bir hükümdârın başında bulunduğu bir devleti karşımıza çıkarır.”
İçerikte Kullanılan Eser: Altay Tayfun Özcan, Hazar Kağanlığı ve Etrafındaki Dünya, Kronik Kitap, İstanbul 2019.
Yanıtla