Ordular, XVII. asırdan itibaren bilhassa, ihtiva ettiği askeri personel nüfusunun artmasından mütevellit devletlerin en çok başvurduğu istihdam kaynağı haline gelmiştir [1]. İlaveten, bünyesine erat vasfıyla dahil ettiği mahkumlar ve serserilerle toplumun alt tabakasındaki fertleri subaylar vesilesiyle kontrol altında tutup belli bir disipline sokmasından dolayı bazı içtimai vasıflar elde etmiştir [2]. Mecburi askerlik kavramının, Avrupa’nın gündemine dahil olmasıyla, yetkililer XVIII. asırda bahsi geçen bu vasıfları belli bir sisteme sokmaya çabalamışlardır. Bu yazıda ise bahsedilen bu mefhumu ve amelleri Prusya’yı tema alacak şekilde anlatmaya çalışacağım.
Bahsi geçen kavramın teşkil olmasının müsebbiplerine dair bazı yorumlar elbette var. Mesela Meyer Kestnbaum‘un zorunlu askerliğin hasıl olmasına dair yorumu şu şekildedir: Devlete mensup halkın, hanedanın tebaası olmasından ziyade vatandaş kimliğine malik olması, devletlerin askerlik hizmetini vatandaşlarına zorla yaptırmaya çalışması ve bu insanların harpler için seferber edilmeleri [3]. Çoğunluk zaten sistematik bir zorunlu askerlik hizmetinin, ihtilalin akabindeki Fransız tesirinde, Avrupa’daki diğer milletlere ulaştığı hususunda hemfikirdir. Şimdi bu yorumların neden yapıldığının özet bir şekilde izah etmeye çalışacağım.
Avrupa’da sayıca büyük orduların vücut bulmasına dair.
XVII. yüzyılda orduların barındırdığı personel sayısında muazzam bir artış yaşanmıştır [4]. Mesela Fransa numunesinde, XVII. asrın ortalarında 150.000 kadar olan askeri personel sayısı yüzyılın sonlarına doğru 395.000’e yükselmiş, akabinde XVIII. yüzyılın başlarında bu sayı 650.000’e kadar çıkmıştır [5]. Tabii bu orduların muhtevasında yabancı kökenli neferlerle paralı askerler de mevcuttu. Ayrıca bu sonuçların XIV. Louis‘in [6] politikalarının bir ürünü olduğuna dair yorumlarda da bulunabiliriz.
Fransa’da devrim arefesinde 150.000 nüfusu olan ordu, ihtilalin akabinde, 1793 yılında 645.000 askere, levée en masse‘in [7] ilan edilmesiyle de 1794 senesinde teoride 1.160.000 askere bünyesinde yer vermeyi başarabilmiştir ki bu sayı oldukça uçuktur ve ancak 730.000’i silah altına alınabilmiştir [8]. Kaynakların bu saydığım iki dönemdeki sayılar hakkında ihtilafı mevcuttur. Lakin rakamların aşağı yukarı aynı olduğunu kabul edersek dönem ordularının büyüklüğü hakkında bazı fikirlere sahip olabiliriz. Askeri devrim [9] neticesinde piyade ve topçu sınıfın ordularda ana muharebe unsuru olarak kullanılmaya başlamasının ardından sayıca üstünlük önemli bir husus haline gelmişti. Askerlerin teknolojik tadillerden ötürü ölme ve öldürme oranlarının artması bu durumun nedenlerindendir. Dolayısıyla Carl von Clausewitz [10] sayıca üstünlük meselesini kitaplarında ele alırken kendisinden sayıca fazla olan orduları mağlup etmeyi büyük bir marifet olarak sayar [11].
Fransa’nın böylesine büyük rakamlara ulaşabilmesinin asıl sebebi olarak zorunlu askerlik uygulamaları olduğunu varsayıyorum. Zorunlu askerlik, ekseriyetle ihtilalin ardından ilan edilmiş seferberler ile başlamış gözükse de XIV. Louis’e kadar dayandırılabilir [12]. Fransa’ya tedricen sair diğer memleketlerin aşağı kalması vesilesiyle bu amellerin Avrupa’daki diğer milletlere tesir etmesinin kaçınılmaz olduğu sonucuna varabiliriz.
Çünkü ordular elbette kendisinden daha üstün olan orduların taktik ve stratejilerini benimseyecek, onlarla rekabet etmeye çalışacak ve onları taklit etmeye çalışacaktır [13]. Hatta bu taklit meselesi öyle bir hale gelmişti ki; ordular, silah, donatım ve eğitim bakımından birbirine o kadar benzemişti ki, en iyisiyle en kötüsü arasında bu bakımdan çok dikkat çekebilecek bir fark kalmamıştı [14]. Prusya’nın da bu taklit meselesinden ötürü sistematik ve zorunlu bir asker toplama işlemine gireceği kanısında bulunabiliriz.
Prusya’da zorunlu askerler haricindeki bazı askeri unsurlara dair.
Prusya, ordularında zorla alıkoyduğu insanlardan farklı olarak paralı askerlere, milislere ve gönüllülere de yer veriyordu. Bu başlık altında bu üç unsurdan biraz bahsetmek istiyorum.
XVII. asrın ortalarına kadar askerlerin kökenlerinden ziyade vasıfları ön plandaydı. Dolayısıyla ordularda sözleşmeli olarak görev yapan yabancı askerler mevcuttu. O tarihten itibaren de askere alım işleri taşeronlardan ziyade muvazzaf subaylar aracılığı ile yürütülmeye başlandığı için askerlerin kökeni ön plana çıkmıştı [15]. Orduların yavaş yavaş homojen bir yapıya bürünmesinden mütevellit çok uluslu gruplar olan paralı askerlerin de vasfı kaybolmaya başlamıştı [16]. Ayrıca orduların ihtiyacı olan muazzam sayıların karşılanmasında yeterli olamayacaklar ve bu iş kolu zamanla ehemmiyetini kaybedecekti.
Milisler ise orduların olağanüstü durumlarda başvurduğu, sayıyı birden arttırma ihtiyacından teşkil olmuş silahlanmış, pekala terbiye edilememiş sivillerdir. Milisler, ekseriyetle savunmalarda kullanılıyordu, içlerinden çoğu muhasara edilmiş olan kendi şehirlerini muhafaza ediyordu ki bu motivasyon orduların ihtiyacı olan olgudur. Değinildiği gibi, milislerin askeri vasıfları sınırlıydı ve kısa vadeli çözümlerdi. Milisler, subayların askere alım uygulamalarından muaf tutuluyorlardı ki bu durum daimi ordulara geçiş sürecinde, ”insan malzemesi”nin değerlendiği ortamda kabulü zordu [17]. Dolayısıyla I. Frederick Wilhelm [18], tahta geçtiği zaman milisleri lağvedecektir ve daimi orduya derhal 10.000 askerin temin edilmesini emredecektir [19].
Gönüllü askerler ise her ne kadar kendi rızalarıyla orduya kayıt olmuşlarsa da çoğu yukarıda bahsedildiği üzere orduların birer istihdam kapısına dönüşmesi vesilesiyle tabir-i caizse ekmek parası için askeriyeye dahil olmuşlardır [20]. Gönüllü olarak orduya yazılan çoğu askerin düşünceleri, fikirleri ve umdukları ile bulduklarını beyan ettikleri metinler mevcuttur [21]. Prusya’ya has bir asker toplama işlemi olarak kanton şeklinde isimlendirilmiş bir sistem vardır. Bu sistemin icmalini başka bir başlık altında anlatacağım.
Prusya’da zorla askere alımda yaşanan hadiselere dair.
1733’te Prusya’da kanton adı verilen bir sistem varlık göstermeye başladı [22]. Bu sistem neticesinde bazen halk tarafından mukavemet ile karşılaşan subaylara, zorla asker temini hususunda hukuki bir dayanak yaratılmış oldu. Hülasa, kanton sistemi, yetkililerin garnizon çevresindeki sivilleri zorla askere yazmasına imkan veren olgudur. Alaylar bu vesileyle asker temini hususunda birbiriyle rekabete bile girişecekti. Mesela yetkililer, muhitte yeni doğmuş çocukları bile diğer alayların alma ihtimaline karşın kayda alırlardı [23]. Dolayısıyla asker teminlerinde bazı ihtilaflar vuku bulacaktı. Alayların asker toplama yetkisi alanının devlet tarafından belirlenmesiyle de bu ihtilafların azaltılması ve kayıt işlemini bir nizama sokulması amaçlanmıştır. Kanton sistemi aslında kendiliğinden ortaya çıkmış bir sistemdir ancak daha yararlı istifade edilmesi amacıyla uygulamada bazı değişikliklerde bulunulmuştur [24], 1733 tarihi bu değişimlerin başlangıç yılı olabilir.
Kanton sistemi halk tarafından zaman zaman direnişlerle karşılaşmıştır, bunun sebepleri ise subayların bazen askere alım konusunda hileye, şiddete ve suistimallere başvurmasıydı [25]. Bu hilelerin detayları ise oldukça trajikomiktir. Mesela gençlere tavernada içki ısmarlanır ve gençlerin iradesine ket vurulduğu zaman da kayıt kağıdı imzalatılarak iş emrivakiye getirilirdi. Kısacası genç sabah uyandığında kendini kışlada buluverirdi. Subaylar tarafından verilen birtakım hediyelerin kabulünün ardından bunun yazılma ücreti olduğu beyan edilip kayıt oldubittiye getirilirdi [26]. Olağanüstü maaş vaatleri verilerek kandırılan gençler de mevcuttu [27].
Şiddet olaylarının kayıtlara geçmiş bazı misalleri de oldukça gariptir: Örneğin, posta arabaları durdurulup posta sürücüsünden içindeki elverişli ve genç erkek yolculara kadar, darp yoluyla askere alım yapılıyordu. Bu hal öyle bir noktaya gelmişti ki 1713 yılında kral bu faaliyeti men eden bir emir yayınlamıştı [28]. Vücut bulan tüm bu zorbalıklara karşı ülkenin gençlerinde firar meselesi yaşanmıştı. Firar demek hem insan kaybı hem de dolayısıyla vergi kaybı demekti. Hatta bazı kazalarda zaman zaman silahlı isyanın patlak verdiği oluyordu [29]. I. Frederick Wilhelm, bu hadiselerin engellenmesi adına zorla asker toplamaya yasak getirmiş ancak subaylara da bu karara çok fazla itibar etmemesi hakkında bir talimatta da bulunmuştur [30].
Prusya’da zorunlu askerlik uygulamasının nihayet sistemleşmesine dair.
XVIII. yüzyılın başlarında Prusya, raison d’Etat‘sını [31] raison de la Guerre’in [32] çerçevesinde şekillendirmişti [33]. Rakibi olan diğer Avrupa memleketlerinden nüfus, kaynak ve iktisadi kulvarlarda yarışmakta zorlanıyordu, bu durum Prusya’yı militarizme itti [34]. Avrupa’nın, XVIII. yüzyılda nüfus bakımından on üçüncü ülkesi olmasına rağmen beşinci en büyük ordusuna sahipti ki bu durum da Prusya’yı ordu/nüfus oranında [35] birinci sıraya çıkarıyordu [36]. İşte Prusya bu bahsedilen sıralamaya nasıl ulaştı, kısaca izah etmeye çalışacağım.
Prusya ordusu, II. Frederick [37] zamanında 200.000 sayısına [38] ulaştıysa da askeri alandaki asıl tadiller, Napoléon‘nun bilhassa Rusya seferinde yaşadığı bozgunun akabinde, Prusya coğrafyasındaki otoritesinin zayıflamaya başlamasıyla beraber Prusya’nın baskıdan zamanla kurtulmasıyla yaşanmıştır [39]. Bu yorumun sebeplerinden biri olarak II. Frederick’in savaşlarının millilikten ziyade hanedan karakterinde olması [40] düşünülebilir. Bu yorumu açmak gerekirse; hala feodal kültürden tam kopamamış Prusya’da aristokratik ordu daha önce bahsettiğimiz rekabetten geri kalmış, bu modelden uzaklaşıp yerli orduların kurulmasının ihtiyacı konuşulmaya başlanmıştır. Böylece bu durum ordu-sivil ayrımını bastırabilme imkanını doğuracaktır.
Napoléon’un malum coğrafyadaki siyasi ve askeri tesirinin azalmasıyla beraber Prusya artık askeri hususlarda tadil yapma bahsinde özgürdü. 1813 yılı civarında da milli bir ordu için zorunlu askerlik işlemi resmen kabul edilmişti, ordu 1812’de 60.000 kadar asker ihtiva ederken 1813 yılında bu sayı 270.000’e fırlamış oldu [41]. Tabii bu dönemde de zorla, ikna yoluyla ve kanton sistemiyle asker temini idame ettirildi. Prusya ile Fransa’yı bu konuda mukayeseye soktuğumuzda Fransa’daki kitle orduları demokratik bir ihtilalin neticesinde teşkil olduğunu, Prusya’da kitle ordularının ihyasının ise otoriter rejimin talebi doğrultusunda teşkil olduğunu fark ederiz [42]. Bu kıyasın değerlendirilip bir yorum yapılması mühimdir.
Prusya’nın Avrupa siyasetinde yükselmesinin yegane amili olan askeriyenin sayesinde, Avusturya ve Fransa gibi kuvvetli rakiplere muvaffak olmuş, 1871 yılında II. Reich [43] adı altında diğer Alman prensliklerle birleşene kadar, Avrupa’nın örnek alınan ordularından birini teşkil etmiştir. II. Reich’ın ve III. Reich‘ın [44] kabiliyetli kurmay kadrosunun çoğunlukla Prusya ekolünden geldiğini varsayarak bu durumun ehemmiyetine dikkat çekmek isterim.
Bu kitle ordularının devlete verdiği iktisadi yük hakkında bir özet.
Devletler, ordularında paralı askerleri ihtiva ettiklerinde onları talim etmekle ya da onlara teçhizat temin etmekle çok uğraşmıyorlardı. Çünkü askerliği bir iş olarak belleyen kiralık askerler zaten savaşa hazır bir halde emir altına giriyorlardı. Avrupa memleketleri kitle ordularına geçtiği zaman her askeri terbiye etme ve onlara teçhizat temin etme mükellefiyeti meydana gelmişti.
Bu hal de devletlerin iktisadi olarak ilave bir yük almasına sebebiyet verecektir. Mesela Prusya 1739/40 senelerinde toplam gelirin %86’sını, 1783-86 yılları arasında gelirin %76’sını askeri masraflara ayıracaktı [45] ve mümkün olduğunca bu harcamalar başka yerlerden telafi edilecekti. Parada tağşişe gidilmesi, yağmalar, zorla bağış toplamalar, yaralı askerlerin tedavi masraflarının karşılanmaması ve dul kalan eşlere aylık bağlanmaması için subaylara evlilik yasağı getirilmesi gibi [46].
Prusya’da askerlerin disiplin altına sokulması hakkında bir özet.
Askeri devrimin neticesinde değişen silah teknolojisinin ardından tabii olarak taktik ve stratejilerde de bazı tadilatlarda bulunulmuştur. Eski dönemlerin dörtgen şeklinde dizilmiş ekseriyetle kargı kullanan piyadelerin yerini ince, dikdörtgen biçiminde dizilmiş tüfekli askerler almıştır [47]. Stratejistler bu formasyonları tanzim ederken mümkün olduğunca seri ateş etmenin yollarını aramışlardır. Bu durum da elbette talim, tatbikat ve terbiye programlarının da değişmesine vesile olmuştu. Ancak bu başlık altında bu harp nizamlarından ziyade sivilden askeriyeye transfer olmuş insanların nasıl itaat altına girdikleri konusuna dair bir alıntıda bulunmayı kafi buldum.
Prusya, diğer Avrupa devletlerinden ziyade askeri hususlara ilkece daha çok zaman ayırması vesilesiyle disiplin ve eğitim meselelerinde daha katı ve kati bir yol izlemiştir [48]. Kaynak olarak kullandığım kitabın yazarı, Hans Delbrück‘ten alıntı yapmış olan ben de bu kitabın çevirisindeki, disiplin meselesini aktaran kısmı olduğu gibi paylaşıyorum:
Kitleden aslında savaşçı olmayan, isteksiz öğeler gelmekteydi ve disiplin onları işe yarar hale getiriyor ve bu türden daha geniş insan kitlelerinin askere alınmasını mümkün kılıyordu; kitlenin oluşturduğu malzeme kötüleştikçe, tek tek kişileri taktiksel bütünün içine yerleştiren ve orada eriten sabit biçim, yani disiplin de o ölçüde şart oluyordu. Talim-terbiye ve alıştırmalar disiplini doğuruyor, disiplin eğitimin daha kusursuz, daha hassas olmasını sağlıyor, disiplin ve eğitime kuvvet verildikçe de tek tek kişiler savaş makinesinin değişebilir parçası olarak görülüp buna göre muameleye tabi tutuluyorlardı. Başlangıçta tamamen irade ve istekleri dışında, hatta apaçık kandırılarak ve açık şiddet uygulanarak askere sürüklenmiş kimseler bile, bu varoluş biçimine çoğu kez alışıyor ve ait oldukları kıta biriminin ruhunu ve hırsını içselleştiriyorlardı [49].
Prusya’da zorunlu askerlik uygulamalarının teşkil ettiği bazı vakıalara dair.
Bu konu başlığını askeri meseleleri hariç tutarak içtimai ve siyasi konuları temel alarak özet geçeceğim.
Subaylar ülkelerde genellikle aldıkları eğitimin hasebiyle belli bir tarih bilincine sahip, kalifiyeli ve eğitimli bir sınıftır ve toplumun alt tabakasından orduya yazılan acemiler de bu subayların denetiminde talim yapar ve terbiye edilirler. İşte bu sebeplerden dolayı subaylar askerlere motivasyon aşılamak adına malik oldukları bilinçleri aktarırlar. Üstelik savaş taktiklerinin gelişmesiyle beraber askerler harp meydanında daha fazla inisiyatif almaya zorlanmışlardır [50]. Savaşların ardın hanedanlardan ziyade uluslar tarafından yapıldığı, orduların tek milletten müteşekkil kurumlar oldukları gerçeklerini hesaba katarsak zorunlu askerlik uygulamalarının milliyetçiliğin gelişmesinde önemli bir rol üstlendiği sonucuna pekala varabiliriz.
Merkeziyetçiliğe yapılan katkıya dair bilhassa Alman coğrafyası bakımından bazı yorumlarda bulunabiliriz. Birçok şehir devletinden oluşmuş bu coğrafyada her prensin belli bir askeri gücü vardı. Zorunlu askerlik uygulamalarıyla da Alman coğrafyasında birden çok ordudan ziyade tek tip ve tek bir ordunun varlık göstermesiyle kralın bu prenslere olan otoritesini sağlamlaştırmıştır. Prenslere de bu orduda soyluluk derecesi bakımından rütbeler ve yetkiler verilerek ihtilafların yaşanması engellenmeye çalışılmış ve başarılı da olunmuştur. Yani, daimi orduların kuruluşunun devlet tekelinin kurulmasının dışavurumlarından biri olduğu hakkında bir yorumda çekinmeden bulunabiliriz.
Dipnotlar
[1] Tallet, Frank, Batı Avrupa’da Askerler, 1500’ler-1790. Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[2] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[3] Burk, James, Modern Batı Toplumlarında Askerî Seferberlik. Caforio, Giuseppe, Askeri Sosyoloji, Nobel Akademik Yayıncılık, 2017, Ankara.
[4] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[5] a.g.e.
[6] 1643-1715 seneleri arasında Fransa krallığını yapmış, ”Güneş Kral” lakaplı kral.
[7] Fransızların ihtilal ardından ilan ettikleri seferberlik.
[8] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[9] Askeri devrimin olup olmadığı hususunda tarihçiler arasında ateşli bir tartışma vardır. Mevzu hakkında daha fazla bilgi için: Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[10] 1780-1831 yılları arası yaşamış Prusyalı general.
[11] von Clausewitz, Carl, Harp Üzerine (Cilt 1), (Em. Tuğgeneral H. Fahri Çeliker çev.) Gnkur Basımevi, 1984, Ankara.
[12] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[13] Burk, James, Modern Batı Toplumlarında Askerî Seferberlik. Caforio, Giuseppe, Askeri Sosyoloji, Nobel Akademik Yayıncılık, 2017, Ankara.
[14] von Clausewitz, Carl, Harp Üzerine (Cilt 2), (Em. Tuğgeneral H. Fahri Çeliker çev.) Gnkur Basımevi, 1984, Ankara.
[15] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[16] a.g.e.
[17] Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
[18] 1713-1740 yılları arasında hüküm sürmüş Prusya kralı.
[19] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[20] a.g.e.
[21] Alakalı metinler için bakınız: Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000 s.140-141, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[22] Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
[23] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[24] a.g.e.
[25] a.g.e.
[26] a.g.e.
[27] a.g.e.
[28] Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
[29] a.g.e.
[30] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[31] Devlet aklı manasına gelen bir Fransızca deyiş.
[32] Savaş aklı manasına gelen bir Fransızca deyiş.
[33] Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
[34] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[35] Yaklaşık olarak %5-%6 civarı. Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[36] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[37] 1740-1786 yılları arasında hüküm sürmüş Prusya kralı.
[38] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[39] Burk, James, Modern Batı Toplumlarında Askerî Seferberlik. Caforio, Giuseppe, Askeri Sosyoloji, Nobel Akademik Yayıncılık, 2017, Ankara.
[40] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[41] Burk, James, Modern Batı Toplumlarında Askerî Seferberlik. Caforio, Giuseppe, Askeri Sosyoloji, Nobel Akademik Yayıncılık, 2017, Ankara.
[42] Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
[43] 18 Ocak 1871’deki ilanından 9 Kadım 1918 tarihindeki ilgasına kadar varlık göstermiş imparatorluğun, Almanlar tarafından takılmış bir ismi.
[44] 30 Ocak 1933’ten 8 Mayıs 1945’teki teslimine kadar yaşamış rejimin Almanlar tarafından takılmış bir ismi.
[45] Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
[46] Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
[47] a.g.e.
[48] Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
[49] a.g.e.
[50] Burk, James, Modern Batı Toplumlarında Askerî Seferberlik. Caforio, Giuseppe, Askeri Sosyoloji, Nobel Akademik Yayıncılık, 2017, Ankara.
Bibliyografya
Brökling, Ulrich, Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi, Ayrıntı Yayınları, 2008, İstanbul.
Burk, James, Modern Batı Toplumlarında Askerî Seferberlik. Caforio, Giuseppe, Askeri Sosyoloji, Nobel Akademik Yayıncılık, 2017, Ankara.
Parker, Geoffrey, Askeri Devrim Batı’nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Küre Yayınları, 2014, İstanbul.
Sikora, Michael, Paralı Ordularda Değişim ve Süreklilik: Orta Avrupa (1650-1750). Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
Tallet, Frank, Batı Avrupa’da Askerler, 1500’ler-1790. Jan Zürcher, Erich, Askerlik ”İşi” Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi 1500-2000, İletişim Yayınları, 2017, İstanbul.
von Clausewitz, Carl, Harp Üzerine (Cilt 1), (Em. Tuğgeneral H. Fahri Çeliker çev.) Gnkur Basımevi, 1984, Ankara.
von Clausewitz, Carl, Harp Üzerine (Cilt 2), (Em. Tuğgeneral H. Fahri Çeliker çev.) Gnkur Basımevi, 1984, Ankara.
Yanıtla