Ziya Gökalp’e Göre Dilde Türkçülüğün 11 İlkesi

Bu içerik, Aslıhan Aksakal tarafından hazırlanmıştır.

Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın.

1 – Millî lisanın oluşması için, Osmanlı lisanı bir tarafa atılmalıdır.

Halk edebiyatına zemin olan Türk dilini aynen kabul ederek İstanbul halkının ve özellikle İstanbul hanımlarının konuştukları gibi yazılmalıdır.

2 – Halk lisanında Türkçe eş anlamlısı bulunan Arapça ve Farsça kelimeler atılmalıdır.

Tamamıyla eş anlamlısı olmayıp küçük bir farka sahip olan kelimeler lisanda bırakılmalıdır.

3 – Halk lisanına geçerek söyleniş veya anlam bakımından Türkçeye uyarlanmış Arapça ve Farsça kelimeler Türkçe kabul edilmeli, imlaları yeni telaffuzlarına uydurulmalıdır.

4 –  Yerlerine yeni kelimeler konulduğundan eski Türkçe kelimeler diriltmeye çalışılmamalıdır.

5 – Yeni terimler için öncelikle halk dilindeki kelimelere bakılmalıdır.

Halk dilinde bulunmadığında Türkçenin işlek edatları, işlek tamlama ve çekim yöntemleriyle yeni kelimeler oluşturulmalıdır. Bu da yapılamadığında Arapça ve Acemce tamlamasız olmak kaydıyla yeni kelimeler kabul edilmelidir. Bazı dönemlerin, mesleklerin özel hallerini gösteren kelimeler ve tekniklere ait alet isimleri başka dillerden olduğu gibi alınmalıdır.

6 – Türkçedeki Arap ve Acem lisanlarının gramer kuralları -kipler, edatlar, tamlama şekilleri- atılmalı, başka alınmamalıdır.

 

Önde: Ziya Gökalp.

7 – Türk halkının bildiği ve kullandığı her kelime Türkçe kabul edilmelidir.

8 – İstanbul Türkçesi yeni Türkçenin temeli olduğundan; başka Türk lehçelerinden kelime, kip, edat, tamlama kuralları alınmamalıdır.

9 –  Türk medeniyeti tarihine dair eserler yazıldıkça eski Türk kurumlarına dair eski Türkçe kelimeler dile girecektir.

Ancak bunlar terim olarak kalacağından eski Türkçe kelimeleri diriltmek olarak anlaşılmamalıdır.

10 – Kelimeler gösterdikleri anlamların açıklayıcısı değil, işaretleridir.

Kelimelerin anlamları, köklerini bilmekle anlaşılamaz. Çünkü dil yaşayan bir olgudur, anlamlar değişime uğrayabilir.

11 – Bu ilkeler dahilinde Türkçenin sözlüğü ve grameri oluşturulmalıdır.

Oluşturulan eserlerde yeni Türkçeye giren Arapça ve Acemce kelimelere ait bilgiler, lisanın fizyoloji bölümüne değil türeme/türetme bölümüne alınmalıdır.

Kaynakça

  • Gökalp, Ziya, Türkçülüğün Esasları, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2019.