Türk tarihinin bazı dönemlerinde kadınlar yönetimi ele almayı, devlet adamlarını kendi etraflarında toplamayı başarmışlardır. Bu yazıda Büyük Selçuklu’daki taht mücadelelerinden birinde başrol oynayan Terken Hatun’dan bahsedilmektedir.
Terken Adı
En açık ve anlaşılır şekilde “Türk hakanlarına, hakanların eşlerine ve kızlarına verilen unvan”[1] olarak tanımı yapılan Terken kelimesi daha önceki çeşitli çalışmalarda “Türkân, Töregene, Tengriken, Tarkan” kelimeleriyle karşılaştırılmıştır. Ancak her ne kadar üzerinde durulmuşsa da Terken kelimesinin bahsi geçen kelimelerle ilişkisi hakkında net bir sonuca varılamamıştır.
Döneme ait kaynaklar incelendiğinde Terkenin, “Selçuklu sultanlarının, bu unvanı taşıyan Karahanlı prensesleriyle yaptıkları evliliklerden” sonra Terken hatun şeklinde yaygınlaştığı anlaşılmaktadır.[2] Aynı zamanda bazı Selçuklu Sultanlarının eşlerinden kaynaklarda Terken Hatun diye bahsedilmektedir.
Hatun Unvanı
Hatun kelimesinin etimolojik kökeni hakkında tam anlamıyla uzlaşılamamış ancak Hatun kelimesinin kökenine dair yaygın iki görüş üzerinde durulmuştur.
Bu görüşlerden ilki, hatun kelimesinin Soğdca “kraliçe” anlamına gelen “ḫwt’yn / ḫwātūn” kelimesinden türediği; ikincisi ise Türkçenin çok eski zamanlarından beri “kağatun” kelimesinin var olduğu ve bu kelimenin zamanla dönüşerek “Katun” (kağandan türeme) kelimesine dönüştüğü yönündeki görüştür. Mana açısından Terken kelimesinin eski Türklerde baş kadın yönetici anlamında kullanılan İl Bilge teriminin yerine kullanıldığı bilinmektedir.
“Hatun” (kadın), tarih boyunca Türklerle temas etmiş Asya ve Avrupa milletlerinin dillerine “Türk hükümdarının karısı, Türk kadını, saygın kadın, yönetici kadın” anlamlarıyla
geçmiştir.”[3]
Melikşah’ın Eşi Celaliye Terken Hatun
Batı Karahanlı hükümdarı İbrahim Tamgaç Han’ın kızı olan Terken Hatun’un, Sultan Melikşah’tan Davud, Ahmed, Mâh-Melek ve Mahmud adında dört çocuğu olmuştur. Terken Hatun’un adı kaynaklarda önce kızı Mâhmelek Hatun ile halifenin evliliği ile ilgili dönemden bahsedilirken, daha sonra ise özellikle Melikşah’ın hayatının son dönemlerinden ve Sultan Melikşah vefat ettikten sonra yaşanan taht mücadelesinden bahsedilirken anılmıştır.
Terken Hatun- Nizamülmülk Gerginliği
Sultan Melikşah’ın ömrünün son zamanlarında veziri Nizamülmülk ile arası açılmaya başlamıştı. Bunda vezirin gittikçe artan nüfuzundan rahatsız olan rakiplerinin de payı vardı. Çünkü onlar, vezirin gücünü kırmaya çalışıyorlardı. Vezirin bu konudaki en büyük rakiplerinden biri de Terken Hatun’un veziri Tâc’ül-mülk Ebû’l Ganâim idi. Bu noktada Tâc’ül-mülk’ün önemli bir destekçisi vardı: Terken Hatun.
Sultanın veziri Nizamülmülk, Sultan Melikşah’ın diğer eşinden olan oğlu Berkyaruk’u veliaht ilan ettirmek istiyordu. Fakat Terken Hatun, henüz dört beş yaşlarında olan oğlu Mahmud’un veliaht olmasını istiyordu. Bu durumda önce Nizamülmülk’ün yerine kendi veziri Tacülmülk’ün göreve gelmesini, ardından da kendi oğlunun veliaht ilan edilmesini sağlamak istiyordu. Bu amaçla sürekli sultana, Nizamülmülk aleyhinde telkinlerde bulunuyor ve fırsat buldukça sultana vezirini kötülüyordu.
Nizamülmülk – Sultan Melikşah Gerginliği
Bütün bunlar sultan ile vezirinin arasının açılmasına sebep oldu ve Sultan Melikşah, vezirine sert bir uyarı mektubu yolladı. Bu sert üslupla yazılan mektuba vezirden, daha sert bir mektupla karşılık geldi.
Bu olaylardan sonra Sultan Melikşah, veziri ile arası açık iken Bağdat’a doğru hareket etti. Ardından veziri de yola çıkmıştı ki Nizamülmülk, Nihavend yakınlarında Deylemli sûfi kılığına girmiş bir Batınî fedaisi tarafından bıçaklanarak suikaste uğradı.
Nizamülmülk ölünce yerine Tacülmülk atandı ve böylece Nizamülmülk’ün adamlarının da tasfiye edilmesiyle Terken Hatun amacına hızla yaklaşmaya başladı.
Vezirinin ölümünden yaklaşık bir ay sonra ise Sultan Melikşah ateşli hummaya yakalandı, kan aldırdı fakat kurtarılamadı.
Terken Hatun’un Oğlu Adına Giriştiği Saltanat Mücadelesinde İlk Durağı: Halife el-Muktedî
Melikşah’ın ölümünün hemen ardından Terken Hatun beş altı yaşlarındaki oğlu Mahmud’un sultan ilan edilip adına hutbe okutulmasını halifeden istemesine rağmen halife El Muktedî, Mahmud’un yaşının küçük olduğunu hatırlatıp onun yönetime uygun olmadığını, ancak şartlı bir şekilde bunu kabul edebileceğini bildirdi.[4]
Mahmud’un Saltanatına Gazzâlî Engeli
Bu sırada dönemin önemli âlimlerinden Gazzali de yaşından dolayı Mahmud’un sultan olmasının caiz olmadığını belirten bir fetva verdi. Ancak tüm bunlar olurken Terken Hatun boş durmamış, dağıttığı çeşitli hediyeler sayesinde birçok emiri oğlunun saltanatına destek vermeleri konusunda ikna etmişti. Ayrıca Gazzâlî’nin fetvasına karşılık başka âlimlerden de fetva almış, böylece oğlunun saltanatının önündeki engelleri tek tek yok etmişti.
Terken-Berkyaruk Mücadelesi
Halife ilk başta Mahmud’un saltanatına her ne kadar sıcak bakmasa da Terken Hatun’un torunu Cafer’i de halifelik makamı için veliaht yapmaya çalıştığını fark edince, babasının ölümünden kısa süre sonra, Mahmud’un saltanatı ilan edilmiş oldu.
Terken Hatun, oğlunun sultan ilan edilmesinden hemen sonra emir Gürboğa’yı (Kürboğa) Berkyaruk’u yakalamakla görevlendirerek Isfahan’a gönderdi. Ancak durumu haber alan Nizamülmülk’ün adamları Isfahan’daki silah deposunu basıp silahları ele geçirdiler ve ardından Berkyaruk’u derhal himaye altına alarak sultan ilan ettiler.
Oldukça hırslı ve kararlı bir kadın olan Terken Hatun yine hazineden yaptığı harcamalar sayesinde Berkyaruk’un üzerine bir ordu gönderdi. Bu ordu Burûcerd (Burûcîrd/Berucird) yakınlarında yapılan savaşta Berkyaruk’a karşı yenilgiye uğradı. Isfahan’a gelen Berkyaruk, beş yüz bin dinar nakit altın karşılığında kuşatmayı kaldırma konusunda Terken Hatun ile anlaştı ve böylece Isfahan’dan ayrıldı.
İsmâil bin Yâkutî-Terken Hatun İttifakı
Terken Hatun yine amacına ulaşmak için işe koyuldu ve Berkyaruk’un dayısı olan Azerbaycan Meliki İsmâil bin Yâkutî’ye evlenme teklifi etti. Böylece saltanata ortak olma vaadiyle onu yanına çekmiş oldu. Şubat 1093’te Kerec yakınlarında Berkyaruk ve İsmâil bin Yâkutî’nin orduları savaştı. Karşılaşan taraflardan İsmâil bin Yâkutî yenilgiye uğradı. Yine de o, Terken Hatun tarafından hoşgörüyle karşılandıysa da kararlaştırdıkları evlilik, Terken Hatun’un yanındaki emirlerin bu evliliğe karşı olmaları sebebiyle gerçekleşemedi. Böylece İsmail bin Yâkutî, Terken Hatun’un yanından ayrılmak mecburiyetinde kaldı.
Terken Hatun-Melik Tutuş İttifakı ve Saltanat Mücadelesinde Terken’in Sonu
Terken Hatun’un ihtiraslı saltanat mücadelesindeki son kapısı ise Melik Tutuş oldu. Melik Tutuş, kardeşi Melikşah’ın ölüm haberini alır almaz saltanatta hak iddia edip hutbe okutmuş ve sultanlığını ilan etmişti. Bu sırada Bağdat’ta Berkyaruk adına hutbe okunmaktaydı.
Terken Hatun, Melik Tutuş’a gönderdiği elçiler sayesinde evlilik yoluyla devleti birlikte yönetmek konusunda anlaştı. Böylece her ikisi de bulundukları yerden Hemedan’da buluşmak üzere harekete geçtiler. Ancak Terken Hatun yoldayken hastalandı ve Isfahan’a geri dönmek zorunda kaldı. Terken Hatun’un 1094 yılında ölümünden kısa süre sonra ise oğlu Mahmud çiçek hastalığına yakalandı ve kurtulamadı.
Böylece yönetimi elinde tutmak için küçük yaştaki oğlu Mahmud adına defalarca saltanat mücadelesine giren Terken Hatun amacına ulaşamadan dünyadan ayrılmış oldu.
Dipnotlar
[1] Gülay Öğün Bezer, ‘’Terken’’, DİA, cilt: 40, İstanbul, 2011, s. 509.
[2] Bezer, ‘’Terken’’, s.509.
[3] Abdülkadir Özcan, ‘’Hatun’’, DİA, Cilt:16, İstanbul 1997, s.499-500.
[4] Bu şartlar şöyleydi: ‘’Saltanat ismen Mahmud’a ait olacak, hutbe halife adına okunacak ordu kumandanlığı, ülke ve halkın idaresi Emir Üner’e ait olacak ve o bu konuda Tacü’l Mülk’ün direktiflerine göre hareket edecekti.’’ Amillerin tayini ve vergilerin toplanması da aynı şekilde Tacü’l Mülk’e ait olacaktı.’’ Reşîdü’d-dîn Fazlullâh, Câmi’ü’t-tevârîh, Tercüme ve Notlar: Erkan Göksu, Hüseyin Güneş, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2014. s.97, dipnot: 236.
Kaynaklar
BEZER, Gülay Öğün, ‘’Terken’’, DİA, Cilt:40, İstanbul, 2011, s. 509.
BEZER, Gülay Öğün, ‘’Terken Hatun’’, DİA, Cilt:40, İstanbul 2011, s. 510.
DURAN, Hamiye, ‘’Türk Kadınına Tarihî Açıdan Bakmak, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018, s. 411-431.
GÖMEÇ, Saadettin, ‘’Terken Unvanı Hakkında’’, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, 17, 2010, s.107-114.
İNCE, Fatma, ‘’Büyük Selçuklu Devleti’nin Dış Politikasında Hanedan Kadınları’’, Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, sayı 43, Güz 2019, s.271-278.
KÖYMEN, M. Altay, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Türk Tarih kurumu, 6. baskı, Ankara, 2017.
Muhammed bin Hâvendşâh bin Mahmûd Mîrhând, Ravzatu’s-Safa, Tercüme ve notlar: Erkan Göksu, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2015.
ÖZCAN, Abdülkadir, ‘’Hatun’’, DİA, Cilt:16, İstanbul 1997, s.499-500.
Reşîdü’d-dîn Fazlullâh, Câmi’ü’t-tevârîh, Tercüme ve Notlar: Erkan Göksu, Hüseyin Güneş, Bilge Kültür Sanat, İstanbul 2014.
YAZAR, Nurullah, “Melikşah’ın Ölümünden Sonra Terken Hatun’un Oğlu Mahmud’u Sultan Yapma Çabaları”. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 / 20, Aralık 2011, s.211- 219.
Yanıtla