Robotiğin Öncü Mühendisi: Cezeri

Bu içerik, Habibe Çalışkan tarafından hazırlanmıştır.

Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın.

El-Cezerî, eski deyimi ile Cezîre’li ya da Cizreli’dir. 1153 yılında Cizre’nin Tor (Dağkapı) mahallesinde doğmuştur. 1233 yılında Cizre’de vefat etmiş olup; mezarı, Cizre’deki Nuh Peygamber Camii’nin avlusunda bulunmaktadır. [1] Kendini eserinde tanıtırken 1181-1206 yılları arasında Amid’de (Diyarbakır) [2] Artuklu Beyi Nasuriddin Sökmen b. Artuk’un hizmetinde olduğunu söyler ve daha önce babasının ve kardeşinin de saray hizmetinde çalıştığını aktarmaktadır. Hayatı hakkında, kitabının girişindeki kısa açıklamanın dışında bilgi yoktur. Cezeri, Artuklu Emiri Nasırüddin Mahmud’un isteği üzerine “El-Cami’ Beyne’l-İlm Ve’l Amel En-Nafi’ Fi Es-Sınaâti’l-Hiyel” (Kitabü’l-Hiyel) adlı eserini kaleme almıştır. Eserinde mekanik parçalarla çalışan makineler tasarlamış ve bunların günlük hayatta kullanımını sağlamıştır. Cezeri, Bilim Tarihçileri tarafından, Anadolu Ortaçağında yaşamış; Sibernetik alanının en büyük dâhisi, fizikçi, robot ve matris ustası olarak kabul edilmektedir.

Cezeri, Artuklu Beyi’nin kendisinden hangi alanda çalışmalar yapmasını istediğini ve desteğini kitabının önsözünde aktarmıştır.

Cezeri’nin “Olağanüstü Araç Yapımı Üzerine Bilim ve Teknik Arasında Yararlı Bir Telif”  adlı eseri İslam Bilim Tarihi alanında mekanik çalışmalara ilişkin kapsamlı bir eserdir. Eserin orijinal adı “El-Cami’ Beyne’l-İlm Ve’l Amel En-Nafi’ Fi Es-Sınaâti’l-Hiyel“dir. İngilizcesi, “The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices” olarak literatürde kayıtlıdır. El-Cezerî’nin kitabında hava, boşluk ve denge prensiplerinin kullanıldığı 50 aracın ayrıntılı tasarımı verilmektedir.

Eserinin giriş bölümünde aktardığı cümlelerden anlıyoruz ki Artuklu Bey’i Sukman bin Artuk, Cezeri’nin çalışmalarına destek vermiştir. Cezeri ise bu desteğin karşılığında elektrik gücünün, manyetik gücün, foton etkisinin ya da elektromanyetiğin kullanılmadığı zamanda, Artuklu Beyi’ne boşluk-hava-su basınç etkisiyle çalışan mekanizmalar tasarlayıp günlük yaşamda hem Bey’in hem de şehrin ihtiyaçlarını karşılayan sistemler sunmuştur.

Cezeri, Topkapı Sarayı Hazine A.3472’de kayıtlı Kitabü’l-Hiyel’in ikinci sayfasında Bey’in isteğini ve kitabını nasıl kaleme aldığını şu sözlerle aktarmaktadır.

“Bir gün O’nun huzurundaydım ve yapmamı emrettiği şeyi getirmiştim. Ne düşündüğümü sezdi ve gizlediğimi açığa vurdu ve bana şöyle dedi: ‘Eşsiz araçlar yapmış, onları gücünle işler duruma getirmişsin. Seni yoran ve kusursuz biçimde inşa ettiğin bu şeyler kaybolup gitmesin. Benim için icat ettiğin bu araçları bir araya toplayan ve her birinden ve resimlerden seçmeleri kapsayan bir kitap yazmanı istiyorum.’ Onun bana sunduğu modeli uyguladım ve önerilerini kabul ettim, zaten boyun eğmekten başka yapacağım bir şey yoktu. Gerekli çalışmayı yapmak üzere gücümü topladım ve bu kitabı kaleme aldım.” [3]

Tarihteki ilk robot örneklerinin, Cezeri’nin otomotik saatleri, abdest alma robotları olduğunu biliyor muydunuz?

Mekanizmaların devreye girmesiyle otomatik olarak çalışan ve hareket eden bu aletlerin, en erken tarihli robotlar olduğu tahmin edilmektedir. (Sezgin, 2008). Cezeri’nin eserinden robotik örneklere bakacak olursak: Abdest almak isteyen kişiye su döken robot, ibrikte bulunan suyun bitmesi halinde ayna ve havluyu vermek üzere sol kolunu uzatır (Resim 1). Sağ elinde kadeh, sol elinde şişe tutan tasvirin bulunduğu sayfada; şerbet ikramının işleyişinde robotun çalışma sistemi anlatılmaktadır (Resim 2).

(Resim 1) Abdest alan kişiye su döken ve havlu uzatan otomat.
(Resim 2) Sağ elinde kadeh, sol elinde gümüş balık tutan otomat.

Cezeri, Bilim Tarihçileri tarafından Ortaçağ İslam Mühendisliği’nin yapı taşı kabul edilir.

Cezeri’nin Kitabü’l-Hiyel isimli kitabında hava, boşluk ve denge prensiplerinin kullanıldığı 50 aracın ayrıntılı tasarımı verilmektedir. Bunlardan 6’sı su saati (Resim 3, 4), 4’ü mumlu saat, 6’sı ibrik, 7’si eğlence amaçlı kullanılan çeşitli otomatlar, 3’ü abdest almak için kullanılan otomat, 4’ü kan alma teknesi, 6’sı fıskiye, 4’ü kendinden ses çıkaran araç, 5’i suyu yukarı çıkartan araç, 2’si kilit, 1’i açıölçer, 1’i kayık su saati ve diğeri ise Amid (Diyarbakır) kentinin kapısı’dır. (Resim 5, 6).

(Resim 3) Güneş saatlerini bildiren su saati modeli.
(Resim 4) Burçların tasvir edilmesinin sebebi Ay’ın evrelerinin tespiti için astronomiden yararlanmasıdır.
(Resim 5) Kapı arkasında dört sürgüden oluşan kapı kilit sistemi mekanizmasının tasviri.
(Resim 6) Kapı arkasında dört sürgüden oluşan kapı kilit sistemi mekanizmasının tasviri.

Kitapta her aletin görünüşü; iç mekanizma hareketleri çizilmiş ve çalışma sistemleri ayrıntılı olarak izah edilip, minyatür sanatıyla renklendirilmiştir. Ayrıca şekillerde Arap ve Yunan harfleri kullanılarak bazı açıklamaların anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Buradan anlaşılır ki Cezeri çalışmalarında hem İslam bilginlerinin eski eserlerini, hem de Yunan fizikçi ve mucitlerinin kaynaklarını referans olarak kullanmıştır. [4]

Cezeri’nin eserleri Türk ve Dünya kütüphanelerinde farklı nüshalarda kayıt altına alınmıştır.

Cezeri’nin bilinen; 14’ü Arapça, 2’si Farsça, 1’i de Osmanlı Türkçesi yazılmış 17 tane el yazması nüshası bulunmaktadır. Biri dağınık olmak üzere beş tanesi Topkapı Sarayı Yazma Eserler Kütüphanesi’nde kayıtlıdır; diğerleri ise çeşitli dünya kütüphanelerinde muhafaza edilmektedir. Cezeri’nin, Fransız kütüphanelerinde bulunan, farklı dönemlerde yazılmış nüshalarından örnek sayfalar (Resim 7, 8). Eserlerin tüm müellifi kendi değildir; çeşitli yüzyıllarda farklı kişiler tarafından kaleme alınıp, farklı dillerde çevirileri yapılmıştır. [5]

(Resim 7) British Museum Orıental 116 Numara’da kayıtlı nüshasındaki Filli su saati tasviri.
(Resim 8) BNF Arabe 2477 kayıtlı nüshadan terazi sistemiyle hareket eden su kefeleri.

Cizre Ulu Camii’nin meşhur kapı tokmakları ve Anadolu’nun en eski camilerinden Diyarbakır Ulu Camii’nin avlusundaki güneş saati Cezeri’nin eseridir.

Meşhur Cizre Ejderleri, Cezeri tarafından XII. yüzyılda kazıma tekniği ile tunçtan Cizre Ulu Camii iç kapısının tokmakları olarak yapılmıştır. Sfenks ejderler; badem gözlü, sivri kulaklı, kanatlı yaratıklara benzetilmiş ve birbirlerinin kanatlarını ısırır şekilde yapılmışlardır. Gövdeleri yılan derisine benzetilmiştir. Ejderlerden biri Dicle, diğeri Fırat Nehri’ni, ortadaki aslan başı Cizre insanını, alt bölümdeki kartallar ise savaş gücünü simgeler. Cizre Ejderleri Ulu Camii kapısında kapı tokmağı şeklinde sağlı ve sollu olmak üzere iki adet iken, Ejderlerden bir tanesi 1969 yılında Danimarka’ya kaçırılmış olup diğeri ise İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenmektedir (Resim 9, 10).

Diyarbakır Ulu Camii avlusunda bulunan bir metre kadar yükseklikteki yuvarlak bir mermer üzerine yerleştirilen metal parçasının, güneşin hareketiyle birlikte çevresinde dönen gölge zamanı göstermektedir. Başlıklı bir adet sütun üzerine yerleştirilmiş güneş saati, güneşin hareketlerine göre zamanı göstermektedir. El-Cezeri’nin yaptığı kabul edilen güneş saatinin, caminin dışındaki meydanda bulunduğu ancak 1920’lerde şimdiki yerine getirildiği bilinmektedir (Resim 11, 12). [6]

(Resim 9) Türk İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenen Cizre Ulu Camii kapı tokmaklarından çift başlı ejder tasviri.
(Resim 10) Cezeri’nin Kitabü’l-Hiyel isimli eserinden çift başlı ejder çizimi.
(Resim 11) Diyarbakır Ulu Camii avlusunda bulunan tasarımı mermer güneş saati.
(Resim 12) Diyarbakır Ulu Camii avlusunda bulunan tasarımı mermer güneş saati.

Avrupa’da, 16. yüzyıldaki Yüksek Rönesans döneminde çözümlenmeye başlayan mekanik-mühendislik faaliyetleri, Cezeri tarafından 13. yüzyılda Anadolu’da çözümlenmiştir…

Cezeri’nin aletleri yer çekimi kuvvetiyle çalışır ve bu kuvvet; düşürülen bir ağırlık, boşalan bir kaptaki şamandıra ya da batan bir cisimle elde edilir. Cezeri, kullandığı makine parçalarını ve imal usullerini de en ince ayrıntılarına kadar tanımlamıştır (Resim 13). Büyük bir kısmı bugünkü Avrupa mühendislik terminolojisine giren makine parçaları üzerine yaptığı çalışmaların en önemlileri şunlardır: Konik vanalar, kapalı kum kutularında pirinç ve bakır dökümler, tekerleklerin balansı, ahşap şablon kullanılması, aletlerin kağıttan maketlerinin yapılması, su akıtan savakların ayar edilmesi, çarpılmayı en aza indirmek için ahşabın tabakalar halinde kullanılması, gerçek anlamda emme borusunun kullanılması, suyunu belli bir zaman aralığı ile boşaltan kaplar ve daire sektörü dişliler. Bunlardan bir kısmının yüzyıllar sonra Avrupa’da adeta yeniden keşfedildiği bilinen tarihi bir gerçektir. Mesela kapalı kum kutuları ile döküm Avrupa’da 1500 yıllarında başlamıştır. Konik vanalardan ilk söz eden Leonardo da Vinci ‘dir (Resim 14)[7]

(Resim 13) Cezeri’nin, bir tekerlek aracılığı ile akan suyun yukarı çıkmasını sağlayan dişli parçalarını anlattığı yazma sayfası.
(Resim 14) Leonardo Da Vinci’nin (ö. 1519) eskiz defterlerinde dişli çark modelleri.

Cezeri’nin eserindeki detaylar, İslam dönemindeki resim süsleme sanatının en erken örneklerindendir.

Cezeri’nin eseri; 13. yüzyıl Beylikler Dönemi el sanatları, İslam resim ve süsleme sanatları kapsamında değerlendirilir. Yazma eserde minyatürler çerçevesiz bir şekilde metnin içine yerleştirilmiştir (Resim 15). Figürlerin yuvarlak yüzleri, uzun örgülü saçları giyimleri Türkistan ve Selçuklu üslubunu yansıtmaktadır. Giyimlerde kullanılan renkler genellikle mavi, yeşil, kırmızı, pembe ve sarıdır. Otomatların üzerindeki kıyafetler genellikle uzun tirazlı kollu, ince kemerle toplanarak vücut hatlarını belli eden kumaşlardır. Sayfalarda sekizgen, ongen, yıldız motifler, iç içe geçmiş geometrik süslemeler, hat yazı şeritleri, natürmort vazo süslemeleri, kûfi yazı örnekleri, rumi, palmet şeritler eserin sanatsal etkisini güçlendirmiştir (Resim 16).

(Resim 15) Sayfalara çerçeve içine alınmadan yerleştirilmiş tasvir örneği. Figürlerin yuvarlak yüzleri, uzun örgülü saçları ve giyimleri Türkistan ve Selçuklu üslubunu yansıtmaktadır.
(Resim 16) Birçok süslemenin bir arada toplandığı sayfa. İç içe geçmiş geometrik süslemelerin, kûfi yazı örneklerinin, rumi, palmet, kıvrım dalların, üst sağ köşede içerisinden motiflerin yükseldiği bir vazoyu görmekteyiz.

Sonuç olarak Cezeri, Helenistik Dönem’den, XIII. yüzyıla kadar uzanan bir mühendislik geleneğinin İslam dünyasındaki temsilcidir.

Artuklular, erken dönem beylikler devrinde Diyarbakır ve Mardin çevresinde 1102-1409 tarihleri arasında hüküm süren bir Türkmen hanedanlığıdır. Anadolu’nun Türk yurdu oluşunda önemli katkılar sağlayan beylerin; saraylar yaptırdığını ve himayelerinde çalışman âlimlere hem teşvik, hem de destek sağladıklarını Cezeri örneğinden görmekteyiz. Cezeri, eserinde yaptıklarını aktarırken kendisinin Helenistik Dönem’den, XIII. yüzyıla kadar uzanan bir mühendislik geleneğinin İslam dünyasındaki temsilcisi olduğunun bilincindedir. Yunan ve İslam dünyasında kendisinden önce çalışılmış teorik bilgilere ulaşarak kendi bilgi birikimiyle harmanlamıştır. Otomat sanatının, mühendisliğinin Anadolu’da öncü dehası olduğu bilim tarihçileri tarafından kabul edilen Cezeri’nin çalışmalarından örnekleri sizlerle paylaşmış bulunduk…

DİPNOTLAR

[1] Korkutata, Y. 2012.El-Cezeri’nin hayatı ve Terazili sürekli çalan flüt adlı çalışması. Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İnşaat Mühendisliği Anabilim dalı

Anabilim Dalı, 190, Ankara

[2] C.Brockelmann, Geschicte der Arabischen Litteratur, Suppl. I. S.902-903; Sartın 1927, C II. S 632-633 Sadettin Ökten ‘Cezerî’ İ.A. C.7. İstanbul 1993, s.505-506.

[3] Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap, Tıpkı Basım, Kültür Bakanlığı Yayınları 1207, Bilim ve Teknoloji Dizisi 2, Ankara, 1990, s.2;Hill,1974,s.3.

[4] El-Cezerî’den önce Ctesibius, Heron, Philon, Archimedes, Benû Musa Kardesler, Harezmi, Rıdvan gibi bilim adamları bir çok çalısma yapmıs ve El-Cezerî bunların çalısmalarından faydalanıp, bunları gelistirmistir.

[5] 12. asırda Artuklular döneminde yasayan İslam mucidi El-Cezerî’nin otomasyon sistemleri ve robotlar üzerine yaptığı çizimler, “İsmail El Cezeri ve Otomasyon Sistemleri” adlı kitapta toplandı. Kitabı kaleme alan Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Uzun,  açıklamalarında, 12. asırda yasayan El-Cezerî’nin yazdığı “El-Cami Beyne’l-ilm ve’l- Ameli’n-Nafi fi Sınaati’l-Hiyel” kitabının 15’e yakın kopyasıyla birlikte günümüze kadar ulaştığını söylemiştir.

[6] Diyarbakır’da bulunduğu sırada Ulu Camiindekitaş (güneş) saatin El Cezerî’nin eseri olduğu bilinmektedir. (Yaşın, 2006).

[7] ÖKTEN, Sadettin (1993), “Cezerî îsmail b.Rezzâz”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C.7, c. 506-57

KAYNAKÇA

Hill, D.R. (1974). Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap. Tıpkı Basım, Kültür Bakanlığı Yayınları 1207, Bilim ve Teknoloji Dizisi 2, Ankara 1990.

Korkutata Y., Toprak Z.F. (2010). El Cezeri’nin Terazili, Sürekli Çalan Flütü. Bilimde Modern Yöntemler Sempozyumu, Diyarbakır.

Ökten, S. (1993). Cezerî, İsmâil b. Rezzâz. TDV. İslam Ansiklopedisi, (7):505-506, İstanbul.

Tekeli, S., Dosay M., Unat Y. (2002). Cezeri, el-Câmi beyne’l-İlm ve’l-Amel en-Nâfi Fî Es-Sınaâti’l-Hiyel. Türk Tarih Kurumu (Türkçe).

Tekeli, S., Kâhya, E., Dosay, M., Demir, R., Topdemir, H., Unat, Y., Koç, A. (2001). Bilim Tarihine Giriş. Nobel. Ankara.

Unat, Y. (2002). El-Cezerî’nin Makine Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar Adlı Eseri. Türkler, 7: 569-575.