Bu içerik, Emre Taş tarafından hazırlanmıştır.
Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın. |
Konya’da, vaktiyle surların bir iç kale oluşturduğu Alaeddin Tepesi içerisinde, Anadolu Selçuklularının imparatorluk merkezi olan Alaeddin Köşkü bulunmaktaydı. Yapı esasen II. Kılıç Arslan döneminde (1155-1192) inşa edilmiş, bir deprem nedeniyle Alaeddin Keykubad (1220-1237) tarafından yapılan tadilattan sonra onun adıyla anılmaya başlanmıştı.
Selçuklular yıkıldıktan sonra Alaeddin Köşkü Karamanoğulları’na geçti.
Şehrin 1468’de nihai olarak Osmanlılara ilhakıyla köşk beylerbeylik yerleşkesi oldu. 1474-1481 arasında sancak beyi olarak bölgeye gönderilen Sultan Cem’in hizmetine tahsis edildi. Fâtih Sultan Mehmed (1451-1481) ve III. Murad (1574-1595) zamanlarında onarımdan geçirildi.
Matrakçı Nasuh (öl. 1564) Beyan-ı menâzil’de iç kale içerisindeki köşkü Konya minyatürünün merkezinde tasvir eder. 1648’de Konya’yı gezen Evliya Çelebi, eserinde köşkün kısa bir tarihini anlattıktan sonra sanatlarını betimler:
“1172-73 tarihinde yontulmuş taşlar ile Sultan Muizeddin Kılıç Arslan b. Mesud inşa edip sağlamlık vererek dördüncü yapıcısı olmuştur. Bir sultan divanhânesi yapmıştır ki eski İran hükümdarları olan kisraların ulu köşklerine benzerdi. Zelzeleden yıkılmış daha sonra […] tarihinde Selçuklu Sultan Keykubad tamir etmiştir…” (Seyahatnâme IV, 24)
Alaeddin Köşkü 17. yüzyılda terk edildikten sonra, yapacakları inşaatlar için kolay yoldan taş temin etmek isteyen fırsatçıların hedefi hâline geldi.
Zeki Atçeken’in incelediği Konya Şeriyye Sicil Defterleri, Selçuklu yadigârı sarayın yağmalanma hikâyesini belgelemektedir (“Sultan Alaeddin Sarayı…”, s. 103-112). Bölgeye yollanan 1673 tarihli bir fermanda, kendi malıyla inşa edeceği hamamına köşkten taş almasına izin verilen bir kişi, hemen yakındaki Alaeddin Camii cemaatine ve tadilatına engel olduğu gerekçesiyle bu işten men edilmiştir (Ş.S.D. XVI/b-26, 174/1). Bir başka fermanda, Konya’da hayır kurumları inşa ettirmek isteyen Şeyh Ahmed adında birinin mermer temininde zorlanması nedeniyle, köşk arazisinde yerin altında mermer arama isteğine, suistimallere meydan verilmemesi şartıyla izin verilmiştir (175/1). Takip eden bir üçüncü ferman, Vezir Musahip Paşa’nın Konya’daki hayratı için metruk köşkten yeter miktar taş alınmasına izin verir (XIX/e-25, 165/3): 1676’da sarayın durumu resmî makamlarca tetkik edilmiştir. Şehrin ileri gelenleri ve halk, yapının bir harabeden ibaret olduğunu, yalnız bir miktar bozuk duvarı ve altı ayak üzerinde bir kubbesinin kaldığını söylemişlerdir. Bir önceki izin sonrası buradaki enkazdan 150 araba ve 2200 merkep yükü taş alındığı ve bunların 14.750 akçe değerinde olduğu anlaşılmıştır (XXI/c-8, 229/1).
Buyruklardan birinin kısaca günümüz Türkçesine aktarımı şöyle:
“Sultan Alaeddin Sarayı’ndan taş almak içün defterdar tarafından ikinci defa ulaşan emr-i şeriftir: Karaman Beylerbeyisi ve Konya Kadısı Efendi tuğralı kutlu fermanım size ulaşınca malum ola ki, nizamıâlem ikinci vezirim ve musahibim Mustafa Paşa’nın Konya’daki hayratı için orada boş ve harabe olan Sultan Alaeddin Sarayı’ndan, şimdilerde kimsenin mülkü olmayıp şer’an mahzuru yok ise hayrat için vezirim tarafından yeter miktar taş alınınca kimse mani olmaya diye fermanım olmuştur. Alakası olmayanları dahl ve taarruz etdirmeyesiniz, şerefli fermanıma uyasınız. 1 Temmuz 1673’te Edirne’de yazıldı.” (XIX/e- 25, 165/3, yayımlayan Atçeken, 107-108)
1836’da sarayı çevreleyen iç sur çöker.
Charles Texier’in 1882 tarihli gravüründe ve F. Sarre’nin yayımladığı 1896 tarihli bir fotoğrafta köşkten kalan son kısımlar görülebilmektedir. Yapının tamamen yok olması ise Ş. Uzluk’a göre 1905-1908 arası Konya valiliği yapan M. Cevat Bey’in marifetiyledir. Bazı şahıs ve kuruluşlar, kendisinden yapıdaki tahribatın önlenmesi konusunda yardım istemişlerse de Cevat Bey, binanın önemsiz bir yapı olduğunu söyleyip “Merak etmeyin, ben size 200 altın lirayla daha iyisini yaptırırım” demiştir (F.Sarre, Konya Köşkü, çev. Uzluk, dipnot 6). İ. Hakkı Konyalı ise 1907’de Rizo adlı bir Rum mühendisin tamir adı altında köşkün dibini kazdığını ve eyvanın ayakta kalan ikinci katı ve duvarlarının büyük bir gürültüyle yıkıldığını kaydeder. Çinili kitabeleri Alman konsolos memleketine götürür (Konya Tarihi, 183). Semavi Eyice’ye göre yıkım bizzat Cevat Bey’in emri ile kasten yapılmıştır (“Alâeddin Köşkü”, 330).
Bugün Alaeddin Köşkü müştemilatından yalnız doğu duvarının bir parçası kalmıştır.
Müzeler İdaresi hiç değilse bunu koruyabilmek niyetiyle 1961’de bir beton sundurma ile kalıntının üzerini örtmüştü. 2015’te Konya Belediyesi ve Kültür Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği restorasyon neticesinde köşk kalıntısının üzerine şu an mevcut olmayan parçaların aslında nasıl göründüğünü betimlemek için pek çok tartışmaya sebep olan bir görsel eklenti konulmuştur.
İlavelerle derlenmiştir: Emre Taş, “Ecdâdın Ced Malumatı: Selçuklular Tarih Yazdı, Osmanlılar Okumaktan Âciz miydi?” #tarih, 42 (Kasım 2017), s. 88-97.
Kaynaklar
Atçeken, Zeki, “Sultan Alaeddin Sarayı ve Konya Köşkü hakkında”, Vakıflar Dergisi, 23 (1994), s.103-112.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme [Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi], c. III/I, haz. S. Ali Kahraman-Yücel Dağlı, İstanbul, YKY, 2006.
Friedrich Sarre, Konya Köşkü, çev. Şahabettin Uzluk, Ankara: TTK, 1967.
İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve kitabeleri ile Konya tarihi, Konya: Yeni Kitap Basımevi, 1964.
“Konya’da Selçuklu köşküne yapılan restorasyon tartışmaya neden oldu”, Karar, 30. 05. 2018, https://www.karar.com/guncel-haberler/konyada-selcuklu-koskune-yapilan-restorasyon-tartismaya- neden-oldu-869808, Erişim 18. 06. 2019
Nasuh b. Abdullah Matrakçı, Beyân-ı menâzil-i sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han, İÜK T. 5964, yayımlayan Hüseyin G. Yurtaydın, Ankara: TTK, 1976.
“Remains of the Seljuk palace of the sultans of Rum in Konya” Travelogues, https://tr.travelogues.gr/item.php?view=43131, Erişim: 01. 10. 2017
Semavi Eyice, “Alâeddin Köşkü”, TDVİA, c. II, 1989, 330-331.
Yanıtla