Bu yazı Buse Sarı tarafından hazırlanmıştır.
İnsanlık tarihi boyunca birçok savaş yaşanmış, yaşanan bu savaşlar sonunda mağlup taraf da galip taraf da kanlı bilançolardan nasibini almıştır. Savaş, Oswald Spengler’ın da dediği gibi bir gerçektir ancak bu gerçek modern çağlara yaklaştıkça daha kanlı olmaya başlamış, savaşlar sadece cephelerde değil cephe ardını da kana bulamıştır. Bununla birlikte insan hakları hukuku ve bireyin biricikliği düşüncelerinin güç kazanmasıyla, bu kanlı bilançolara ve insan onuruna halel getirecek uygulamalara karşı yaptırım uygulanması fikri gelişmiştir.
İnsan haklarını amansızca ihlal eden kanlı bilançolar ile bunlara karşı yaptırım uygulanması fikrinin karşılaştığı -bilinen- ilk vakıa Nürnberg Mahkemeleridir.
Bu yazıda; diğer savaş suçu yargılamalarıyla Nürnberg Mahkemeleri arasında olan ilişkiler, mahkemede yargılaması yapılan suçlar, 12 diğer dava (bazı Türkçe kaynaklarda on iki ABD Mahkemesi diye geçiyor – İngilizcesi subsequent trials), mahkemenin işleyişine dair bazı bilgiler ve mahkemeye bazı subayların ve yargıçların yaklaşımları ele alınacaktır. Nürnberg Mahkemeleri, hakkında sayfalarca yazılsa da bir o kadar daha eksik kalacak bir mevzudur; mezkur konularda da elbet eksik bıraktığım, gözümden kaçan, atladığım noktalar olacaktır. Ayrıca Türkçe literatürde birbirinden farklı kullanılan ya da farklı çevrilen kavramlar olduğu için, ilgililer için bunların İngilizce karşılıklarını da metine rapt ettim. Eksik bıraktığım noktalarla beraber, rapt ettiğim İngilizce sözcükler dolayısıyla bozulan akış için okurların affına sığınıyorum.
Nürnberg Mahkemeleri (Nuremberg Trials), özel (ad hoc) askeri ceza mahkemesidir. Bu ceza mahkemesi savaş sırasında işlenen bütün suçların cezalandırılması için değil, belirli suçların cezalandırılması için kurulmuş bir mahkemedir. Devletin kendi askerlerini, vatandaşlarını yargılamak için kurduğu bir mahkeme değil; savaşın galibi olan tarafın savaşın mağlubu olan tarafın siyasetçilerini, yargıçlarını, askerlerini yargıladığı mahkemelerdir. Bununla beraber bu uluslararası mahkeme -uluslararası hukukta alışılmışın dışında olarak- asli yargı yetkisine sahiptir ve ulusal yargı organının yerine geçerek yargılama yapmıştır. Mahkeme kararları kesindir ve denetime kapalıdır. Suçu oluşturan fiiller işlendikten sonra suç tanımı ve yargılama koşulları belirlendiği için ex post facto’dur (geçmişe yürüyebilen, makabline şamil).
Nürnberg Mahkemeleri, İnsancıl Hukuku’nu temel alıp, Kurtarılmış Avrupa Deklarasyonu gibi belgelerde Almanya’daki Nazilerin cezalandırılacağına dair kayıtlara dayanırken bu mahkemeler sonucu Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme (United Nations Genocide Convention), Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi (Universal Declaration of Human Rights) ve Cenevre Sözleşmeleri (Geneva Convention on the Laws and Customs of War) oluşmuştur.
Denilebilir ki Nürnberg Mahkemeleri, kendisinden sonra yapılacak yargılamalar için bir içtihat, standart oluşturmuştur.
Bu belgeler sonucu; yapılacak diğer özel askeri ceza mahkemeleri, pozitif hukuk belgelerini dayanak alabilir hale yaklaşmıştır. Nürnberg Mahkemeleri ile ardılı olan diğer özel ceza mahkemelerinin temel farklılıklarından biri budur. Peki ya Nürnberg Mahkemesi’ne kadar olan süreçte, böyle bir yargılamaya rastlanılmış mıdır; Nürnberg Mahkemesi’ni onlardan ayıran şey nedir? Bu konuda genellikle devletlerin savaş suçlarını kendilerinin yargılaması olan örneklerden yola çıkarak, mesela bir metinde buna örnek olarak Amerika İç Savaşı’nda yargılanan Henry Wirz ve 1915 Tehciri’nin [1] sorumlularının yargılandığı 1920’deki davadan bahsediyor, Nürnberg’i onlardan ayıran şeyin ulusal yargı sistemi içinde olmaması sayılıyor.
Bir diğer farklılık, Nürnberg Mahkemesi’nde yapılan yargılama dört farklı devletin yargıçları tarafından, yine bu dört devletin (Sovyet Rusya, Fransa, Britanya ve ABD) de birbirlerinden farklı olan hukuk pratikleri ve gelenekleriyle yapılıyor. [2] Ayrıca Mahkeme, Londra Uluslararası Askeri Ceza Sözleşmesi (London Charter of the International Military Tribunal)’nde belirlenen üç kategorideki suçla yürütülmüştür. Sonuç olarak Nürnberg Mahkemesi’ne öncüllerini ve ardıllarını da dikkate alarak baktığımızda hayli özel bir yerde olduğunu söyleyebiliriz.
Nürnberg Mahkemeleri; dört dilin beraber kullanıldığı, anlık çevirinin yapıldığı, dört devletin de yargıç gönderdiği, Alman üst düzey savaş suçlularının yargılandığı dava (Trial of Major War Criminals), ve 12 diğer davanın (Doktorlar Davası, Krupp Davası, Einsatzgruppen Davası, vb.) bütünü için kullanılır. Ancak Türkçe’de; Nürnberg Mahkemeleri, genelde savaş suçlularının yargılanmış olduğu dava için kullanılırken, diğer davalara içkin bir nitelendirmeyle bu ismi kullanan kaynağa pek rastlamadım.
Bu dava 20 Kasım 1945’te başlayıp 1 Ekim 1946’ya kadar sürmüştür. Bu davanın formatı da değişik hukuk geleneklerinin karılmasıyla oluşmuştur. Savcılar ve savunma avukatları Anglosakson hukukundaki gibi düzenlenmişken, karar verme ve cezalara hükmetme mekanizması jüri ya da tek hakim yerine bir hakimler grubu tarafından icra edilmiştir. Mahkemede yargılaması yapılan suçlara bakılacak olursa dört tipte suç düzenlenmiştir. Bunlar; Barış suçları, savaş suçları ve insanlık suçları işlemek üzere komplo kurma, Barış suçları, Savaş suçları, İnsanlık suçları’dır. [3]
Nürnberg Mahkemeleri denilince akla üst kademeden Nazilerin yargılandığı dava akla gelse de Nürnberg Mahkemelerinin bundan ibaret olmadığını önceki satırlarda belirtilmişti.
Yargıçlar Davası, Doktorlar Davası, Milch Davası, Krupp Davası, Bakanlıklar Davası, Einsatzgruppen Davası, Rehine Davası, I. G. Farben Davası, Irk ve İskan Ofisi Davası, Flick Davası, Ekonomi ve İdare Bakanlığı Davası; bu mahkemenin davalarıdır. Bu davalardan Yargıçlar Davası ve Einsatzgruppen Davası diğer davalardan daha ilginçtir. Yargıçlar Davası’nda, Reich Adalet Bakanlığı’ndan 16 tane yargıç yargılanmıştır. Bu davada; ahlaka, hukukun genel ilkelerine uymayan yasalar ve uygulanması problemi gündeme gelmiştir. Nürnberg Mahkemesi adlı 1961 yapımı film bu davayı anlatmaktadır. Yine Einsatzgruppen Davası, Alman öldürme timlerinden Einsatzgruppen savaş esirlerini, işgal edilen ülkelerdeki sivilleri öldürmelerinden dolayı yargılandıkları davadır.
Mahkemeyle ilgili bazı subayların ve yargıcın yaklaşımına bakacak olursak; mahkemenin durduğu yeri, o günkü zihniyetin gözlerinden de okunabilir. İkinci Dünya Savaşı’yla ilgilenen herkesin ismini duymuş olacağı ünlü Alman subayı Göring (Goering)’in mahkeme için “Bu mahkeme kazananın gücünü kullanmasından başka bir şey değildir, mahkemenin adaletle bir alakası yoktur.” [4] demiştir. Aslında bu yaklaşım Goring’le sınırlı değildir, döneminde onun gibi düşünenlerin varlığının yanında Göring’ten, hatta 12 diğer dava dediğimiz bir sürü ardıl mahkeme sonuçlandıktan sonraları bile mahkemenin meşruiyeti ve bazı kişiler için kurduğu hükümlerin yerindeliği tartışıldı. O dönemde savaş suçlularının cezalandırılmasını istemesine rağmen, Goring gibi mahkemeyi eleştiren bir diğer isim de Amerika Yüksek Mahkemesi başkanı olan Harlan Stone’dır. Harlan Stone “yüksek derecede bir linç partisi” ve “kibirli bir riyakarlık” olarak değerlendirmektedir. [5]
Alman ve İkinci Dünya Savaşı boyunca silahlanma bakanı olan Albert Speer’ın mahkeme hakkındaki düşünceleri Goring’ten farklı olmakla beraber, şaşırtıcıdır. Speer, bu mahkemeler için “Bu mahkeme gelecekteki savaşların önlenmesine katkıda bulunmalı. Tanrı Almanya’yı ve Batı Kültürü’nü korusun.” demiştir. [6]. Böyle iki farklı uç yaklaşımın yanında Speer ve Goring kadar önemli bir kişilik olan Hess, mahkeme esnasında bambaşka bir tavır sergilemiştir. Mahkemede kimi zaman gülmüş, kimi zaman hafızasını kaybetmiştir. Goring, Speer ve Hess aynı derecede sorumlu olmalarına rağmen birbirlerinden çok farklı tavırlar sergilemiştir. Goring’in mahkemeye yönelik eleştirilerini sürdüren araştırmacılar hala vardır. Öte yandan Speer’ın korunması istediği Batı Medeniyeti, İkinci Dünya Savaşı sonrasında alınan derslerle yeni müesseseler kurmuştur. Geçen zaman, Goring’i de Speer’ı da farklı noktalardan haklı çıkarmıştır.
Sonuç olarak; insan hakları düşüncesinin gelişmesinde önemli bir kilometre taşı olan Nürnberg Mahkemeleri, tek bir davadan müteşekkil olmayıp 12 davadan oluşmaktadır.
Bu davalardan savaş suçlularının yargılandığı dava daha çok bilinmektedir. Bu davaya dair gerek subayların gerekse bazı yargıçların söylediği sözler mahkeme hakkında hala düşünülen, tartışılan konulardan çok da farklı değildir. Nürnberg Mahkemeleri’nden bu yana tarih, her tarafı bir şekilde destekleyecek biçimde tezahür etmiştir. Nürnberg Mahkemeleri kendinden sonra gelen insan hakları belgelerine öncülük etmiştir. Savaş suçları gibi insan haklarına halel getiren bazı diğer olaylar sonrası kurulan (bkz: Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi) mahkemeler için de içtihat oluşturmuştur.
Yararlanılan Kaynaklar ve Dipnotlar
• İnsan Hakları Hukuku, İlyas Doğan
• The Subsequent Nuremberg Trials: An Overview
• The Nuremberg Trials: The Justice Trial
• Trial İnternational, Rudolf Hess
• BBC, Nuremberg: Nazis On Trial
• Nürnberg’deki Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi
• History, Nuremberg Trials
[1] History, Nuremberg Trials, 5. Paragraf.
[2] Sovyet Rusya’da Sosyalist/ Sovyet hukuk sistemi, Fransa’da Türkiye’nin de dahil olduğu Kıta Avrupası Hukuk Sistemi (Civil Law) Amerika ve İngiltere’deyse Anglo-Sakson Hukuk Sistemi (Common Law) uygulanırdı.
[3] Conspiracy to commit crimes alleged in other counts, Crimes against Peace;War Crimes;Crimes against Humanity.
[4] Goering told the court that the trial had been nothing more than an exercise of power by the victors of a war: justice, he said, had nothing to do with it.
[5] Harlan Stone (1872-1946), chief justice of the U.S. Supreme Court at the time, described the proceedings as a “sanctimonious fraud” and a “high-grade lynching party.”
[6] “This trial must contribute to the prevention of wars in the future,” Speer said. “May God protect Germany and the culture of the West.”
Yanıtla