Bu içerik, Türkiye’nin ilk yerli otomobili “Devrim” hakkında, Eskişehir’deki Devrim Arabaları Müzesi’nin tasarım uygulayıcısı Orhan Köksal‘ın Twitter’da yayınladığı bu zincir üzerinden hazırlanmıştır. İyi okumalar dileriz.
1. Devrim’in aynaları yoktu.
O dönemde otomobillerde aynalara ihtiyaç duyulmuyordu. Devrim arabasının Opel Rekord P1 ile çekilmiş fotoğrafında Opel’in de aynaları bulunmamaktadır.
Aynaları yoktu dedik ancak eşi benzeri de yok. %80’in üzerinde yerlilik oranı olduğu düşünülürse, muadillerini arkada bırakıyor. Üstelik “el yapımı” klasik bir araba, ilk yerli otomobil.
2. 1961’de 4,5 ayda 4 tane üretilen Devrim Arabaları, seri üretim aşamasına geçemedi.
Türkiye’nin yan sanayi kuruluşlarının merkezlerinden biri olmasında büyük faydası vardı. O günkü adıyla Eskişehir Demiryol Fabrikası’nda demiryolu mühendisleri tarafından üretildi.
3. Bugünkü adı ile TÜLOMSAŞ devrin yerli üretim merkezi.
1894’te kurulmuş, İstiklâl Harbi’nde tayyare kanatlarına paça suyu uygulamasının yapıldığı meşhur fabrika. İlk Türk lokomotifi Karakurt’un ve lokomotifçikler; Mehmetçik ve Efe’nin de üretildiği yer.
4. Devrimlerin 4,5 ay gibi kısa bir sürede yapılmış olması bir yana, “imkansızların aksi” olduğunu ispat etmesi çok daha önemli.
4 kapılı sedan gövde tipi olan Devrim, 4 silindirli, su soğutmalı, yandan supaplı üretildi. 50 beygir gücüne sahip. Döneminin en çok tercih edilen arabalarından Skoda ile kıyaslandığında, performans açısından çok daha iyi durumda olduğu ortaya çıktı.
5. Yerli arabanın, muadillerine benzememesi için tam 11 tane motor tetkik edildi.
Dodge, Jeep, Opel, Ford, Consul, Skoda, Saab, Chevrolet, Rambler, Fiat, Plymouth markalarının motorları incelendi.
6. 1961 yılında Türkiye’nin ilk otomobil kongresinde otomobilin %60 – %75 arasında yerlilik oranına sahip olacağı belirtildi.
Diğer ülkelerdeki imalâta bakıldığında Devrim tamamen Türk tipiydi. Dönemin bazı markalarından Ford ve Citroën %30, Volkswagen %40 yerlilik oranına sahipti. Devrim’in yerlilik oranı yukarı çeken unsurlardan ikisi ise far globları ve jantlardı. Globlar; Ayabakan ailesi tarafından, jantlar ise Ahmet Musubeyli tarafından üretiliyor ve para istemiyorlar. Elimizdeki en orijinal parçalardan biri de orijinal kireç taşı maketi. İlginçtir, fabrikada toprağın altında gömülü bulundu.
7. Projede çalışan bazı mühendisler tarafından; bugün otomobillerde gördüğümüz “ayarlı direksiyon” önerilmiş ancak vaktin darlığından bu öneri seri üretime bırakılmıştı.
Tabi 1 sene sonra Cadillac’ın ayarlı direksiyonu dünyaya yenilik olarak tanıtması kaçınılmaz olacaktı.
8. “Benzin bitti.”
Arabanın hemen hemen her parçası elde yapılmıştır. Bu yüzden araba orijinal bir Türk tipi. Türk aile yapısının kalabalık olduğu düşünülerek koltukları ve bagajı geniş tutulmuş. Teknik özelliklerinden, yerlilik unsurlarından daha çok akılda kalan, aracı kullanan Rıfat Serdaroğlu’nun “benzin bitti paşam” cümlesi. Bu konu kesinliğe kavuşmuş değil çünkü Cemal Gürsel’in bindiği siyah devrim vakit sıkıntısından dolayı tam olarak incelenmemiş. Mühendislerden Kemalettin Vardar motorun boğulduğunu, benzin tıkanıklığı yaptığını dile getiriyor. Ancak Serdaroğlu’nun bunu paşaya o anda söylemediğini aktarıyor.
9. Devrim Arabaları hakkında bilenen yanlışlardan biri de, Necmettin Erbakan’ın yaptırdığı iddiasıdır.
O dönem 35 yaşında olan Erbakan, bahsi geçen otomobil kongresinde sunulan bildiriler için oluşturulan değerlendirme komisyonundadır ancak arabanın üretim aşamasında yer almamıştır.
10. Günümüze ulaşan tek Devrim, Eskişehir’de sergilenmektedir.
Devrim Arabaları Müzesi 7 ayda oluşturuldu. Arabanın hikayesi, müzenin hikayesine yansıtılmaya çalışıldı. Müze projesinin başında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Cezmi Karasu ile röportajımız yakında Tarih-i Kadim‘de yayınlanacak.
Peki niçin kapatıldığı hakkında da bilginiz varmı dır?