Bu içeriğimizde; Emir Timur ve iktidar prensipleri ile devletinin içinde bulunduğu ulusu siyasetten uzaklaştırmak için girişmiş olduğu faaliyetlerden bahsettik. Keyifli okumalar.
Timur’un konumunu korumak ve güvence altına almak için yapması gerekenler şöyle idi:
Siyasi sistemi altüst etmek, Çağatay Ulusu’nu faal durumda olan bir aşiret konfederasyonundan onun ihsanlarıyla geçinen, sadık ve itaatkâr bir orduya dönüştürmekti. Bu sürecin ilk adımı, güvenilir itaatkâr bir kumandanlar grubu yaratmaktan geçiyordu.
Timur da kendi maiyeti ve aile mensupları arasından yeni bir seçkinler takımı çıkardı.
Aşiret zadeganını, yerlerine yavaş yavaş kendi yönetici sınıfını geçirerek, iktidar odağından uzaklaştırdı. Timur’un yeni yönetici sınıfı gücünü herhangi bir dış desteğe borçlu değildi; mensupları Timur’un icraatları sayesinde iktidara ulaşmış ve onun inayetine bağlı kimselerdi.
Seferde değilken bile ordusunu Çağatay Ulusu topraklarının dışında tutuyordu.
Hakimiyeti altına aldığı yerlere yönetici olarak oğullarını ya da torunlarını atıyor, emirleri altına Ulus içindeki farklı gruplardan oluşan Çağatay orduları veriyordu. Bu arada Maveraünnehir’e yeni ve yabancı ordu kaydırarak, hükümdarlığının merkezine siyasete karışmayan bir nüfus konuşlandırmış, böylece Ulus’taki bitmek bilmeyen manevralara da bir son vermiştir.
Timur’un büyük fetihleri, sadece onun üstün askeri dehasının değil, aynı zamanda istisnai derecede sadık ve disiplinli bir ordunun da eseriydi.
Bu fetihleri gerçekleştiren askerler, talan peşinde gelişi güzel toplanmış bir aşiret güruhu değil, Timur’un şahsına bağlı kumandanların yönettiği merkezi bir güçtü. Bu ordu Çağatay Ulusu’nda, Timur’un iktidara gelişinden hemen sonra başlayan büyük toplumsal ve siyasi bir dönüşümün sonucuydu.
Timur ordusundaki hemen hemen tüm göze çarpan kumandanlar ya onun ailesinin ve maiyetinin mensupları ya da onların oğulları ve akrabalarından ibaretti.
Çağatay Ulusu’nun yönetici sınıfı olan bu grup, kısa sürede aileyle maiyeti arasındaki karşılıklı evliliklerle pekişerek, kapalı ve kendini sürdürebilen bir sınıf halini aldı.
Yeni bir sistem kurmak Timur’a yetmiyordu, onu elinde tutabilmeliydi.
Aşiret reislerinin, ellerinden çıkan iktidarı geri almalarını ve ayrıca yeni seçkinlerin, aşiret reislerine yasaklanmış olan siyasi faaliyetlerde bulunmalarını ve emirlerindeki kıtaları kendi aşiretleri haline çevirmelerini önlemeliydi.
Timur’un bir başka denetim yöntemi de, taşra valilerinin sık sık yerini değiştirmekti.
Bu, prenslik ordusunun bölünüp tekrar harmanlanmasını sağlıyor ve güçlü sadakat duygularının önüne geçiyordu. Timur saltanatının büyük bölümünde prenslerini memleketinin bir ucundan öteki ucuna vali atayarak, dominolarını tekrar tekrar öğütleyip durdu.
Timur hayatının sonlarında bütün memleketlerini, oğullarının ve torunlarının yönettiği eyaletlere dönüştürmüş ve ardından da dört ana parçaya bölerek başlarına oğullarının ailelerini getirmiş oluyordu.
1380-81 yılı geldiğinde, iktidarın el değiştirmesi tamamlanmıştı ve bundan sonra iktidar yapısında pek az değişiklik oldu.
Artık ordudaki tüm önemli komuta mevkileri, Timur’un evlatlarının ve daha itibarlı erkanının eline geçmişti. Kişisel maiyetle ailesi arasında, karşılıklı izdivaçlar ve prenslik ordularına yapılan atamalar vasıtasıyla sıkı bir bağ kurulmuştu.
Timur’un başarısının odağında, Çağatay Ulusu’nun dahilinde gerçekleşen faal bir aşiret konfederasyonunun her hareketi Timur’a bağlı bir fetih ordusuna dönüşümü yatmaktadır.
Bu olmasaydı, Timur ne Çağatay Ulusu’nun tepesinde kalabilir, ne de o sıra dışı fetih kariyerine girişebilirdi.
Kaynak: Timurlenk, Beatrice Forbes Manz, Kronik Kitap, İstanbul, 2017.
Yanıtla