Bu içerik, Abdurrahman Onur Çalışır tarafından hazırlanmıştır.
Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın. |
Birinci Haçlı Seferi yazımız, ikinci bölümüyle devam ediyor: Seferler ve Savaşlar. Birinci bölüme buradan ulaşabilirsiniz:
İstanbul Yollarında
Papa II. Urbanus’un Clermont Konsili’nde, 22 Kasım 1095’teki ateşli nutkundan sonra ilk harekete geçen kitle Keşiş Pierre etrafında toplanan ve çoğunluğunu sıradan insanların, başıbozuk takımının oluşturduğu kitle oldu. [1] Pierre, Fransa ve Almanya’yı dolaşarak yanına alt düzey bazı asilzadeleri ve şövalyeleri de alarak yola koyuldu. Pierre’nin büyük bir karizması varsa da bu güruhun lideri denilemezdi. Nitekim şövalye Gautier Sansavoir ve beraberindeki kalabalık, Pierre’in yanından ayrılarak İstanbul’a doğru yola koyuldu. Ancak bu grup Belgrad yakınlarında yağma hareketine girişince Bizans ordusu tarafından çoğu imha edildi. Adamlarının çoğunu kaybeden Gautier yola devam ederek Temmuz 1096 ortasında İstanbul’a ulaştı. [2]
1096 yılının Nisan ayı içerisinde Köln’den yola çıkan Pierre ve yanındakiler 2 ay sonra Macar topraklarının sonunda Semlin’de bulunuyorlardı. Burada Macarlarla başlayan çatışma, Bizans topraklarına geçince Bizanslılar ile de devam etti. Niş-Sofya arasında ise Pierre ve ordusu Bizanslılar tarafından büyük kayıplara uğratıldı. Pierre ve yanındaki az sayıda insan Sofya’ya ulaşabildiler. Buradan İstanbul’a ise sorunsuz bir şekilde ulaştılar ve Ağustos 1096’da şehrin önlerindeydiler. [3]
Pierre, İmparator Aleksios ile görüştükten sonra yanındakilerle beraber Anadolu’ya geçirildi ve Selçuklu sınırında Yalova yakınlarında karargah kuruldu.
Ancak burada iken Almanlar ve İtalyanlar, Pierre’in yanından ayrılarak Selçuklu arazisine saldırmaya başladılar. İznik civarında Kserigordon adında bir kaleyi ele geçirdilerse de burada Selçuklu ordusu tarafından kuşatılarak teslim oldular. Haçlı karargahına, Almanlar’ın İznik’i ele geçirdiğine dair bir söylenti çıkınca Haçlılar ganimet elde etmek için harekete geçtiler. Bu sırada Pierre ise imparatorla görüşmek üzere İstanbul’daydı. Çok geçmeden Haçlılar gerçek durumu öğrenseler de ilerlemeye karar verdiler. Ancak bu grup da 21 Ekim 1096’da Kırkgeçit (Drakon) vadisinde Anadolu Selçuklu ordusu tarafından imha edildi. Böylece Pierre’in öncülüğündeki bu Haçlı ordusunun tamamına yakını ortadan kaldırılmıştı. [4] Diğer taraftan Pierre’in yardımcısı Gottschalk ve Leisingen Kontu Emich önderliğindeki bir grup da Macarlarla yaşadıkları çatışmanın ardından kılıçtan geçirildiler. [5]
Bu aşamadan sonra I.Haçlı Seferi’ne katılan diğer orduların daha iyi teçhizatlı askerlerden oluştuğunu ve asillerin liderliğinde düzenli bir şekilde hareket ettiğini görmekteyiz. Asillerden yola çıkan ilk kişi Fransa Kralı I. Henri’nin oğlu Vermandois Kontu Hugue idi. Hugue beraberindekilerle beraber 1096 Ağustosu sonunda yola çıkarak İtalya üzerinden Draç’a gelmiş oradan da Selanik üzerinden İstanbul’a ulaşmıştır.[6] Aşağı Lorraine Dükü Godefroi ise sefere ağabeği Bologne Kontu III.Eustache ve kardeşi Baudouin ile beraber Ağustos 1096’da yola koyulmuşlardır. Kara yolu ile Macaristan üzerinden geçerek 23 Aralık’ta İstanbul’a gelmişlerdir.[7]
Bir diğer asil Tarento Kontu Bohemund, Ekim 1096’da Bari’den deniz yoluyla İstanbul’a doğru yola koyulmuştur. Draç’ta ordusuyla beraber Bizans arazisine dahil olmuş, Vardar Nehri’ni geçerken ordusu ile Bizans kuvvetleri arasında çatışma olduysa da, Selanik-Serez üzerinden beraberindekilerle 1097 Nisanı’nın başında İstanbul’a ulaşmışlardır.[8] Toulouse Kontu Raymond ise Ekim 1096’da Toulouse’dan kara yolu ile yola koyulmuş, Adriyatik Denizi’nin kuzeyinden Dalmaçya sahili boyunca ilerlemiştir. Şubat 1097’de Bizans sınırına beraberindekilerle gelmişler ve buradan Bizans kuvvetlerinin refakatinde İstanbul’a kadar götürülmek üzere harekete geçmişlerdir. Ordusundaki kuvvetlerle Bizanslılar arasında zaman zaman çatışmalar olduysa da 1097 Nisanı’nın sonunda İstanbul’a ulaşmıştır. Ayrıca Toulouse Kontu Raymond’un yanında seferin Papalık legati (elçi) Le Puy Piskoposu Adhemar da bulunmaktaydı.[9]
I. Haçlı Seferi’ne katılan son ordu ise Flandre Kontu II. Robert, Normandiya Kontu Robert ve onun eniştesi Blois Kontu Etienne’in liderliğinde Ekim 1096’da yola koyulmuşlardır.
Kuzey Fransa’dan hareket ederek Alpler’i geçmişer ve Lucca’da Papa II.Urbanus ile görüşmüşlerdir. Monte Cassino’da Flandre Kontu ikiliden ayrılarak Bari üzerinden deniz yoluyla Epir’e gitmiş, 1097 Nisanı’nda İstanbul’a vasıl olmuştur. Normandiya Kontu Robert ve eniştesi Kont Etienne ise 5 Nisan 1097’de Brindisi’den hareket ederek deniz yoluyla Draç’a gelmişlerdir. Sonrasında Selanik üzerinden Mayıs 1097 ortalarında İstanbul’a ulaşmışlardır.[10] Böylece bütün I. Haçlı Seferi orduları (Muharip kuvvetlere ek olarak hizmetliler, din adamları, keşişler, günahlarının affedilmesi için sefere katılan serseriler, hacı olmak için yola koyulmuş erkekler, kadınlar ve yaşlılara ek olarak bunların çocukları.) İstanbul’da toplanmış bulunmaktaydılar: Farklı coğrafyalardan, farklı dilleri konuşan, farklı sınıflara ait yüz binlerce insan… [11]
Bizans İmparatoru Aleksios bu asillerin hepsinden vasallik yemini aldı; eskiden imparatorluk toprakları olan yerler Bizans’a teslim edilecek ve ele geçirilen diğer yerlerde imparatorun yüksek hakimiyeti tanınacaktı. Sadece Kont Raymond farklı ama muğlak bir yemin etmişti; imparatorun aleyhinde hiçbir faaliyette bulunmamak.Buna karşılık Bizans Devleti de Haçlılar’a iaşe temininde bulunacak ve yol boyunca kılavuzlar verecekti. [12] Hemen şunu da kaydedelim ki Aleksios bu orduların İstanbul’da bir arada bulunmalarını tehlike olarak gördüğü için yemin aldığı asilin ordusunu hemen Anadolu yakasına geçirmişti.
Anadolu ve Kudüs
Anadolu’ya geçen Haçlı ordusu kendisine ilk hedef olarak Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti İznik’i seçti. Haçlılar 1097 Mayısı’nın başında İznik’e ulaştığında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan Malatya’yı kuşatmakla meşguldü. Haberi alır almaz geri dönüp önden bir ordu gönderdiyse de Haçlılar şehri her yandan kuşatmıştı. Kılıç Arslan’ın gönderdiği öncü kuvvet ve bizzat sultanın yaptığı hücumlar kuşatmayı yarmaya dahi yetmeyince şehir garnizonu Haçlılar’ın yanında bulunan Manuel Butumites ile görüşerek şehri 18 Haziran 1097’de Bizans birliklerine teslim etti. Haçlılar yağmaya izin verilmemesinden hoşnutsuz olsa da İmparator Aleksios hediyeler dağıtarak onları memnun etmeye çalıştı. [13]
İznik’in alınmasından bir hafta sonra Haçlılar Eskişehir istikametine doğru harekete geçtiler.
Orduyu 1 günlük takip mesafesinde olmak üzere 2 parçaya bölerek ilerlemeye karar verdiler. Bu arada Sultan Kılıç Arslan da Danişmend Emiri Gümüştekin ile Kayseri Beyi Hasan’a haber yollayarak kendisine katılmasını bildirmişti. Haçlılar yürüyüşlerini sürdürürken 1 Temmuz 1097 sabahı Sultan I. Kılıç Arslan yanındaki birliklerle Dorileon mevkinde, önde yürüyen Haçlı ordusuna saldırdı ve onları zor bir durumda bıraktı. Ancak öğle saatlerine doğru diğer Haçlı ordusunun gelmesiyle geri çekilmek zorunda kaldı. [14] Kılıç Arslan kendisinden kat be kat fazla kuvvetler karşısında ani bir taarruz yaptıysa da nihai darbeyi indiremedi. Böylece Konya’ya doğru geri çekilirken, Haçlılar’ın olası güzergahları üzerindeki ekinleri yaktırdı ve su kuyularını zehirletti. Böylece oldukça zor şartlar altında yaz sıcağında Anadolu’nun içlerinde yol alan Haçlılar ancak boşaltılmış olan Konya’ya vardıklarında bir nebze toparlanma fırsatını buldular. [15]
Haçlılar buradan harekete geçerek Ereğli’ye vardılar. Burada Dük Godefroi’nin kardeşi Baudouin ile Kont Bohemund’un yeğeni Tankred yanlarında birkaç bin kişilik kuvvetlerle Çukurova’ya doğru yöneldiler. Ana Haçlı ordusu ise Komana (günümüzde Şarköy), Güksun ve Maraş üzerinden 1097 yılının Ekim ayı ortasında Antakya’ya vardı.[16] Bu arada Tankred ile Baudouin Tarsus, Adana ve Misis’i ele geçirmişlerdi. Tankred İskenderun üzerinden gelerek tekrar ana Haçlı ordusu ile birleşmiş; Baudouin ise Misis’ten Maraş’a giderek Haçlı ordusuna katıldıktan kısa süre sonra Antakya yolunda iken istikametini Urfa’ya çevirerek orada bir prinkepslik kurdu.[17] Haçlı ordusu Antakya’yı Ekim 1097’de kuşatmaya başladığı sırada şehri Halep Meliki Rıdvan’a bağlı olarak Vali Yağısıyan yönetmekteydi.
Yağısıyan oğullarını Halep Meliki Rıdvan’a, Dımaşk Meliki Dukak’a ve Musul Emiri Kürboğa’ya yollayarak yardım istedi.
İlk olarak Dukak yardıma geldiyse de Aralık 1097’de ordusu bir grup Haçlı tarafından mağlup edilmiştir. Sonrasında Rıdvan harekete geçti ancak Şubat 1098’de onun yolladığı ordu da yenilerek geri çekilmek mecburiyetinde kaldı.[18] Mayıs 1098’de ise Emir Kürboğa harekete geçmiş ancak stratejik bir hata yaparak 3 hafta boyunca Baudouin’in elindeki Urfa şehrini kuşatmıştır. Bir netice elde edemeyeceğini anlayınca da Antakya’ya doğru tekrar yola koyulmuştur.
Bu arada Haçlı ordusu kuşatma sürerken bir başarı elde edememişti. Kuşatma kampındaki yiyecek ve sağlık sıkıntısı ise günden güne kötüye gidiyordu. Bu koşullar altında Kürboğa’nın ordusuyla harekete geçtiği öğrenilince Haçlı ordusunda firar edenler baş göstermişti. Ancak Kont Bohemund’un kuşattığı sur tarafındaki bir muhafız komutanı ile anlaşma yapması üzerine Haçlı askerleri 2 Haziran 1098 gecesi Antakya surlarına tırmanmışlar ve ertesi sabah iç kale hariç şehri ele geçirmişlerdir. Ardından 27 Haziran’da Musul Emiri Kürboğa’nın ordusunu da mağlup ederek içkaleyi de ele geçirerek Antakya’yı tamamen kontrol altına almışlardır.[19] Sonrasında şehirde Bohemund’un hakimiyeti tanınınca doğudaki ikinci prinkepslik de böylece kurulmuştur.
Daha sonra ise Haçlılar Kont Raymond ve Dük Godefroi önderliğinde Kudüs’e doğru yönelmişlerdir.
Güneye doğru harekete geçerek 7 Haziran 1099’da Kudüs önlerine gelmişlerdir. Şehri kuşattıktan sonra 15 Temmuz’da ele geçirmişler ve o günü izleyen tarihlerde şehirdeki Müslümanlar’a ve Yahudiler’e karşı geniş çapta katliamlara girişmişlerdir. 17 Temmuz’da Haçlı soylularının kararıyla Godefroi “Kutsal Kabir’in Savunucusu” ünvanıyla Kudüs merkezli topraklara hükmetmeye başlamıştır. [20] Kudüs’ün alınışının ardından Fatımî veziri El-Efdal ordusuyla Askalan’a geldiyse de şehir önlerinde 12 Ağustos’ta yapılan savaş kesin Haçlı zaferiyle sonuçlanmıştır. [21]
Böylece I. Haçlı Seferi hedefine ulaşmış, Kudüs Müslümanlar’ın elinden alınarak yeniden Hristiyanlar’ın eline geçmişti.
Şehrin ele geçirilmesinin ardından pek çok asilzade tekrar memleketlerine döndüğü gibi bir kısım soylular da Doğu’da kaldılar ve yeni kurulan bu Haçlı devletlerinin genişlemesine hizmet ederek toprak sahibi oldular. Nitekim bu zaferin ardından Batı’daki bazı soylular Doğu’daki kardeşlerine “yardım” etmek için 1101 Yılı Haçlı Seferi’ne çıktılar. Ordulara İstanbul’dan itibaren, Doğu’da henüz bir toprak elde edememiş olan, Kont Raymond –şeklen– liderlik etse de bu ordular Sultan Kılıç Arslan ve Danişmend Emiri Gümüştekin tarafından Anadolu’da imha edildiler. [22] Bu ordunun kılıç artıklarıyla Filistin’e gelen Kont Raymond çeşitli yerleri ele geçirdi. Ancak Trablus’u kuşatırken ömrünü tamamlayarak öldü. Ölümünün ardından onun soyundan gelenler Trablus Prinkepsliği’ni kurdular ve böylece Doğu’daki son Haçlı devleti de kurulmuş oldu. [23] Tüm bu hengamenin arasında Bizans Devleti’nin payına düşen ise Batı Anadolu kıyılarında yeniden hakimiyetini tesis etmek oldu. [24]
DİPNOTLAR
[1]Toprağa bağlı serflerin bakımını üstlenmek istemeyen senyörler, çoğu zaman bu serfleri azad ederek onların bakımından ve sorumluluğundan kurtulurlardı. Ancak işsiz kalan bu insanlar sıklıkla illegal yollardan geçimlerini sürdürmeye çalışıyorlardı bkz. Ahmet Ocak, “Haçlı Seferlerinin Ortaya Çıkışı ve (Doğu-Batı Dünyaları Açısından) Doğurduğu Sonuçlar”, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:14, Sayı:3, 2014, ss. 135-136. Keşiş Pierre etrafında toplanan kitlenin içerisinde bu insanlar da bulunuyordu.
[2]Prof. Dr. Işın Demirkent, Haçlı Seferleri, Dünya Yayıncılık, İstanbul, Ağustos, 1997, ss. 11-13; Steven Runciman, Haçlı Sefeleri Tarihi I. Cild, çev. Prof. Dr. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2008, ss. 95-97.
[3]Güray Kırpık, “Haçlıların Balkanlardaki Faaliyetleri ve Tesirleri”, EKEV Akademi Dergisi, Sayı: 39, Bahar 2009, s. 353; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 97-100; Demirkent, a.g.e, ss. 13-15.
[4]Erkan Göksu, “Haçlıların Anadolu’daki İlk Faaliyetleri ve Kırkgeçit(Drakon) Savaşı (1096)”, EKEV Akademi Dergisi, Sayı: 39, Bahar 2009, ss. 365-370; Demirkent, a.g.e, ss. 15-18; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 100-103; Prof. Dr. Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi Selçuklular Dönemi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2014, ss. 11, 114; Kırpık, a.g.m, ss. 353-354.
[5]Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 104-109; Demirkent, a.g.e, ss. 18-20; Kırpık, a.g.m, s. 354.
[6]Hugue’un İstanbul’a kadar olan yolculuğu için bkz. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 110-112; Demirkent, a.g.e, s. 21.
[7]Godefroi’nın İstanbul’a kadar olan yolculuğu için bkz. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 112-115; Demirkent, a.g.e, s. 21-22.
[8]Bohemund’un İstanbul’a harekatı için bkz. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 118-121; Demirkent, a.g.e, s. 23-24.
[9]Kont Raymond’un İstanbul’a kadar olan seyahati için bkz. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 122-124; Demirkent, a.g.e, s. 26.
[10]Normandiya, Flandre ve Blois kontlarının İstanbul’a kadar olan seyahatleri için bkz Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 127-129; Demirkent, a.g.e, s. 27.
[11]David Nicolle, Birinci Haçlı Seferi 1096-1099, çev. L. Ece Sakar, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, Mart 2013, ss. 20-21.
[12]Timothy E. Gregory, Bizans Tarihi, çev. Esra Ermert, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Nisan 2016, s. 296; Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev. Prof. Dr. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2011, s. 336; Şerif Baştav, “Bizans ve Haçlı Seferleri”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, İstanbul, 23-25.06.1997, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, ss. 61-62.
[13]Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 135-139; Demirkent, a.g.e, s. 29-33; Nicolle, a.g.e, ss. 32-33; Sevim, Anadolu’nun Fethi, ss. 114-115.
[14]Dorileon Savaşı için bkz. Michael F. Pavkovic, “Dorileon (Eskişehir) 1097”, Dünya Savaş Tarihi Haçlı Seferleri 1097-1444, Cilt: V, çev. Emir Yener, Timaş Yayınları, İstanbul, Nisan 2012, ss. 18-27.
[15]Nicolle, a.g.e, ss. 36-41; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 141-145; Demirkent, a.g.e, ss. 34-36; Sevim, Anadolu’nun Fethi, s. 115.
[16]Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 145-148; Demirkent, a.g.e, ss. 36-37.
[17]Bu prinkepsliğin kuruluşu için bkz. Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1118) I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2013, ss. 7-41.
[18]Ali Sevim, “Suriye Selçukluları-Haçlı İlişkileri”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, İstanbul, 23-25.06.1997, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, ss. 91-92; Prof. Dr. Ali Öngül, Selçuklular Tarihi I, Emek Matbaası, Manisa, 2007, s. 479.
[19]Phyllis G. Jestice, “Antakya 1098”, Dünya Savaş Tarihi Haçlı Seferleri 1097-1444, Cilt: V, çev. Emir Yener, Timaş Yayınları, İstanbul, Nisan 2012, ss. 28-37; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 164-191; Demirkent, Haçlı Seferleri, ss. 38-46; Nicolle, a.g.e, ss. 49-61; Öngül, a.g.e, ss. 480-482.
[20]Phyllis G. Jestice, “Kudüs 1099”, Dünya Savaş Tarihi Haçlı Seferleri 1097-1444, Cilt: V, çev. Emir Yener, Timaş Yayınları, İstanbul, Nisan 2012, ss. 38-47; George Tate, Haçlı Seferleri Zamanında Doğu, çev. Orçun Türkay, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Aralık 2015, ss. 43-52; Öngül, a.g.e, s. 484..
[21]Michael F. Pavkovic, “Askalan 1099”, Dünya Savaş Tarihi Haçlı Seferleri 1097-1444, Cilt: V, çev. Emir Yener, Timaş Yayınları, İstanbul, Nisan 2012, ss. 48-57; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 215-229; Nicolle, a.g.e, ss. 61-87.
[22]Bu seferin gelişimi ve akıbeti için bkz. Steven Runciman, Haçlı Sefeleri Tarihi II. Cild, çev. Prof. Dr. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2008, ss. 15-25; Demirkent, Haçlı Seferleri, ss. 61-72; Sevim, Anadolu’nun Fethi, s. 116. Seferde orduların Anadolu içlerinde izledikleri yollar için bkz. Işın Demirkent, “1101 Yılı Haçlı Seferleri Ordularının Anadolu’da Takip Ettiği Yollar Hakkında”, Uluslararası Haçlı Seferleri Sempozyumu, İstanbul, 23-25.06.1997, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, ss. 115-122.
[23]Bu hususta bkz. Birsel Küçüksipahioğlu, Trablus Haçlı Kontluğu Tarihi, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2006, ss. 55-79.
[24]Gregory, a.g.e, s. 297; Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi I.Cilt, ss. 148-149; Jean-Pierre Bodmer, “Selçuklular Anadolu’da”, Cogito Dergisi, Sayı: 29, Güz 2001, s. 39.
Yanıtla