Bu içerik, Aslıhan Aksakal tarafından hazırlanmıştır.
Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın. |
Verem veya tüberküloz; ölümcül olabilen, yayılma gücüne sahip hastalıklardan biridir. Hastalıklarla yakın ilişki içerisinde olan edebiyat için verem, edebi ürüne hayli malzeme verebilen bir hastalık olarak karşımıza çıkar. İnsanın trajedilerini, acılarını barındıran romanlarda verem; yazarın eserini daha trajik boyutlara getirmesinde, eserini açmasında önemli bir yere sahiptir.
Özellikle dünyanın romantik yazarlarıyla edebiyata giren veremin sebebinin, aşk olduğu görülür.
Romantizm akımını benimseyen yazarların eserlerinde vereme kapılan kişi sevdiğine kavuşamamıştır. Sevilene duyulan hasret, sevginin aşırılığı kişinin bünyesinde olumsuzluklar meydana getirir ve kişi vereme yakalanır. Aşık, verem yüzünden ölür. Aşk ile veremin bağdaştırılmasının sebebi ise aşkın da verem gibi acı verici oluşudur.
Verem, yerleştiği vücudun ölümüne hemen sebep olmaz; insanı aşk gibi içten içe kemirir.
Veremin aşkla bağdaştırılması üzerine; incelikler, hassaslıklar sebebiyle ortaya çıkan bu hastalık halk arasında “ince hastalık” olarak adlandırılmıştır. Romantik Fransızlarından etkilenen Türk romanında da nedeni aşk olan verem XIX. yüzyılda karşımıza sıkça çıkar.
Romanda ilk olarak aşk acısının izdüşümü olan verem, sonraki dönemlerde yoksulluğun bir tezahürüdür.
Verem tedavi edilebilir hale geldiğinde ve kanser gibi güncel hastalıklar oluştuğunda romanlarda daha az işlenen bir hastalık haline gelir. Bununla beraber realizm akımına geçen yazarlarda verem ile yoksulluğun, yoksulluğun sebep verdiği yeterli beslenemeyişin ve bakımsızlığın bir sonucu olarak karşılaşılır.
Kaynakça
- Uğurlu, Yavuz Selim, “Türk Romanında Verem Üzerine Bir İnceleme”, Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 15, 2020.
Yanıtla