Tuğrul Bey zamanında Selçuklu hizmetine giren ve daha sonra Sultan Alp Arslan ve Melikşah’ın vezirliğini yapan Nizamülmülk, ilimden askerî düzene kadar birçok alanda yenilik yaparak devleti yeniden yapılandırmıştır. Onun hizmetinden daima memnun olan sultanlar kendisine hürmet etmiş ve ona “baba” diye hitap etmekten çekinmemişlerdir. Ancak Nizamülmülk, zamanla devlet içerisindeki nüfuzunu kuvvetlendirince diğer memurlar tarafından kıskanılmaya başladı. Bilhassa rakipleri, Nizamülmülk’ü sultanın gözünden düşürmek için çabalamaya ve fırsat buldukça vezirini sultana kötülemeye başladılar.
Nizamülmülk’e Karşı Güçlü İttifak
Rakipleri, Vezir Nizamülmülk’ün âlim ve mutasavvıflara yılda 300.0000 dinar verdiğini, bu parayla ayrı bir ordu kurulabileceğini söylüyorlar, ancak buna tezat bir şekilde ordunun ise 400.000’den 70.000’e indirilmesini istiyorlardı. Her iki konuda da Sultan Melikşah’ın, Vezir Nizamülmülk’ü desteklemesinin üzerine bu kez, vezirin ülke üzerindeki nüfuzunu hatırlatarak Sultan Melikşah’ı kışkırtmaya çalıştılar. Oğlu Mahmud’u veliaht ilan ettirmek için çabalayan ancak bu konuda karşısındaki en büyük engellerden biri olarak Nüzamülmülk’ü bulan Terken Hatun da Nizamülmülk’ün karşısında saf tuttu.
Terken Hatun, Terken Hatun’un veziri Tacü’l-mülk, Müstevfî Mecdü’l-mülk, Arızül’lceyş Sedîdülmülk ve Vezir Nizamülmülk’ün damadı Seyyidü’r-Rüesa Ebû’l-Mehâsin’in aynı safta yer almasıyla Nizamülmülk aleyhindeki telkinler zamanla Melikşah’ı etkisi altına almaya başladı.
Merv Valisi Osman ile Emir Kavdan Arasındaki Gerginlik
Sultanın vezirine olan güveni sarsılmaya başlamıştı. Bu konudaki en net örnek ise vezir ve sultan arasındaki mektuplaşma hakkındadır.
Vezir Nizamülmülk’ün on iki oğlu vardı. O, oğulları ve damatlarının yanı sıra kendine yakın birçok adamını önemli mevkilere getirmek suretiyle devlet içindeki nüfuzunu arttırmıştı. Onun gücü ve serveti elbette ki diğer memurları ve rakiplerini rahatsız ediyordu. Rakipleri bilhassa bu konuda sultana karşı vezirini tenkit ediyor ve Nizamülmülk’ün adamlarının taşkınlık ederek görevi kötüye kullandıklarını, haksızlıklar yaptıklarını söylüyorlardı.
Bu konuda bardağı taşıran son damla ise Vezir Nizamülmülk’ün oğlu olan Merv valisi Osman ile Sultan Melikşah’ın Merv Şahnesi olarak belirlediği Emîr Kavdan (Kodan) arasındaki gerginlik oldu. Babasının nüfuzuna güvenerek Emîr Kavdan’a tahakkümden sakınmayıp onu tahkir eden Osman sebebiyle Vezir Nizamülmülk ile Sultan Melikşah arasındaki ipler iyice gerildi.
İster misin ki vezirlik divitini elinden ve sarığını başından alayım…
Bu hadiseyi duyan Sultan Melikşah, Tacülmülk ve diğer memurlar aracılığıyla gönderdiği mektupta vezirini sert bir üslupla uyarıyor, vezirlik alameti olan divit ve sarığını elinden almakla tehdit ediyordu.
“Sen benim devletimi ve memleketimi istila eyledin; evlâtlarına ve damatlarına verdin. Bunlar benim adamlarıma saygı göstermiyor; halka zulüm yapıyorlar; sen de bunları tedip etmiyorsun. İster misin ki vezirlik divitini elinden ve sarığını başından alayım ve halkı tahakkümünüzden kurtarayım.” [1]
Devlete ortak olduğumu henüz bilmiyor musun?
Vezir, sultanın mektubuna daha sert bir mektupla karşılık verdi. Bu zamana kadar devlete yaptığı hizmetleri sayıp döktükten sonra, vezirlik alameti olan sarığının, hükümdarlık alameti olan taca bağlı olduğunu, sarık giderse ortada tacın da kalmayacağını söyledi.
“Devlete ortak olduğumu henüz bilmiyor musun? Bu vezirlik diviti ve sarık senin tâcın ile o derece bağlıdır, ki diviti alındıktan sonra tâc da kalamaz, gider.” [2]
Bağdat Yolunda Ecel Avcısı Bir Tuzak Kurdu
Bu sırada Sultan Melikşah, Bağdat’ı devletin önemli merkezlerinden biri haline getirmek istiyor, Halife’yi Bağdat’tan çıkartmak istiyordu. Bu sebeple halife ile de arası açık olan sultan, Bağdat’a gitmek üzere Isfahan’dan yola çıktı. Veziri de arkasından Bağdat’a gitmek üzere harekete geçmişti. Bu sırada Nihavend yakınlarındaki Sehne (Suhne) adındaki bir köyde dinlenmekte olan Nizamülmülk’e bir suikast düzenlendi. Sufî kılığına girmiş genç bir Batınî fedaisi, elindeki dilekçeyi vermek bahanesiyle yaklaştığı veziri hançer ile yaraladı. 1092 yılının Ekim ayında (Ramazan 485) Vezir Nizamülmülk vefat etti.
Onun ölümünden Batınîler sorumluydu, ancak bu suikastın destekçileri arasında birçok isim de sayılıyordu. Tacülmülk, Terken Hatun ve hatta Sultan Melikşah dahi bu isimler arasındaydı.
Şehinşâhın devleti, Nizâmsız kaldı diye nasıl söylenir? Peygamberin dini, Kıvâmsız kaldı diye nasıl söylenir?
Bir bilgin, ilim adamı bir yerde ve bir zamanda mahvoldu yok oldu. Ümmet bir nefeste bir makamda yok oldu.
Bağdat yolunda ecel avcısı bir tuzak kurdu, çok şaşırtıcı, azametli ve benzersiz bir av tuzağına düştü.
Günlerini oruç ve namazla geçiren o (vezirin) günleri (ömrü), namaz ve oruçla bitti. [3]
O Pîr Vezir, Bir Ayda Cennet-i Âlâya Gitti. Genç Şâh da Onun Peşinden Bir Ay Sonra Gitti.
Ancak kısa süre sonra Selçuklu Devleti bir ölümle daha sarsıldı. Sultan Melikşah, Bağdat’ta yediği av etinden zehirlendi. Kaynaklarda, ateşli hummaya yakalandığı ve kan aldırdığı, fakat kurtarılamadığı da belirtilen Sultan, vezirinden yaklaşık bir ay sonra vefat etti. Üzücüdür ki, devletin içinde bulunduğu karışıklıklar sebebiyle kendisi için Türk adetlerince bir matem töreni dahi düzenlenemedi.
O pîr vezir, bir ayda cennet-i âlâya gitti. Genç şâh da onun peşinden bir ay sonra gitti. Cihan, vezir ve şâhın gidişiyle yandı (perişan oldu). Bu perişanlık nereye ulaşacak kimse bilemez. [4]
Sultanın ölümünden sorumlu tutulanlar arasında Batınîler başta olmak üzere eşi Terken Hatun, Halife Muktedi, Vezir Nizamülmülk’ün adamları, Sultan Melikşah’ın kölesi Hurdek gibi isimler de anılmaktadır. Ancak hiçbiri hakkında kesin bir sonuca varılamamıştır.
Tüm bu yaşanan hadiselerin sonunda, akıllarda Bilge vezirin, “Bu vezirlik diviti ve sarık senin tâcın ile o derece bağlıdır, ki diviti alındıktan sonra tâc da kalamaz, gider” sözündeki haklılığı kalmıştır.
Dipnotlar
[1] Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, 21. basım, İstanbul 2017, s.216.
[2] Turan, s.216.
[3] Mu‘izzî, Dîvân, s. 476. Aktaran: Gökhan Gökmen, "Emîr Mu‘izzî Dîvânı’nda Sultan Melikşâh, Nizâmülmülk, Fahrülmülk, Terken Hâtun ve Mucîrüddevle İçin Yazılan Mersiyeler", Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, sayı: 26, 2019, s. 139.
[4] Mu‘izzî, Dîvân, s. 405. Aktaran: Gökhan Gökmen, s.136.
Kaynakça
GÖKMEN Gökhan, “Emîr Mu‘izzî Dîvânı’nda Sultan Melikşâh, Nizâmülmülk, Fahrülmülk, Terken Hâtun ve Mucîrüddevle İçin Yazılan Mersiyeler”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, sayı: 26, 2019, s. 131-148.
Muhammed bin Hâvendşâh bin Mahmûd Mîrhând, Ravzatu’s-Safa, Tercüme ve notlar: Erkan Göksu, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2015.
ÖZAYDIN Abdülkerim, ‘’Nizâmülmülk’’, TDV İslâm Ansiklopedisi, cilt: 33, İstanbul 2007, s. 194-196.
ŞAHİN Mustafa, Uğur Arabacı, ‘’Bir İhtirasın Hikâyesi: Selçuklu Devlet Adamı Tâcü’l- Mülk’ün İktidar Mücadelesi’’, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, sayı:68, 2020, s. 341-366.
TURAN Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, 21. basım, İstanbul, 2017.
Yanıtla