7 Maddede Selçuklularda Şehir ve Şehir Hayatı

Ali Can Meydan, ArtStation.

Anadolu’yu Türk yurdu yapan Selçuklulara dair elimizde birçok bilgi var. “Onlar buraya yerleşirken burada ne gibi değişiklikler meydana geldi ve yaptıkları imar çalışmaları nelerdi?” sorusu ise göz ardı edilmekte. Müslüman halk ile gayrimüslim halk birbirleriyle sürekli savaş içerisinde miydi, yoksa farklı ilişkiler de kurulmuş muydu? Kronik Kitap’tan çıkan Selçuklu Çağında Yaşamak adlı eserden yararlanarak sizlere bu konularda kısa bilgiler vermek istedik. İyi okumalar.

1 – Türkçeleştirilen Bazı Yerleşim Adları

Bursa (Prusa), İznik (Nicaea), Konya (İconium-Tokonion-Konia), Sivas (Sebasteia), Kayseri (Ceasarea), Erzurum (Erzen-Arzen), Bergama (Pergamon), Malatya (Melitene), Kütahya (Kotiaeion), Manisa (Magnesia), İzmir (Smyrna).

2 – Camiler

Selçuklular zamanında şehrin en belirgin özelliği camilerdir. Tipik bir İslam şehri olarak tasarlanmış olmasına rağmen Selçuklu şehirleri kendine özgü farklılıklara sahiptir. Bu bağlamda İran ve Horasan coğrafyasında yer alan Selçuklu şehirlerinin unsurları ile Anadolu coğrafyasına yine Selçuklular tarafından yapılandırılan şehirler arasında uyum ve ahenk söz konusudur.

3 – Mahalleler

Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed b. Melikşah zamanında Isfahan’da Müslümanlar ile Gayrimüslimlerin ayrı mahallelere sahip oldukları kaynaklarda geçmektedir. Yine Oğuz istilasında Nîşâbur’da farklı mahalle sakinleri arasında muhalif görüşler nedeniyle meydana gelen kavgalar mahallelerin kendi içinde mezhebî birlik oluşturduklarına işaret eder. Anadolu mahalle yapılanmasında tıpkı Büyük Selçuklularda olduğu gibi bilhassa dini ayrımlara gidilmiştir. Türkiye Selçuklularında Türk ve Gayrimüslim mahalleleri genellikle birbirinden ayrılmıştır.

4 – Meydanlar

Meydan, Arapça kökenli bir kelime olup geniş alan, saha, yarışma ve eğlence yeri, fırsat ve imkan manalarına gelmektedir. Sosyal ve kültürel buluşma noktası olarak önemli bir amaca hizmet eden meydanlar, Selçuklu şehir kültürünün tarihsel zeminini teşkil eden Asya Türk şehirlerinde de mevcuttu. Şehir halkı, bir tören veya şenlik vesilesiyle meydan veya başka kelimelerle ifade edilen geniş alanlarda bir araya gelmekteydiler.

Selçuklular devrinde meydanlarda dini törenler dışında ok atılır, at sürülür, cirit, çevgan gibi çeşitli oyunlar oynanır ve spor yapılırdı. Selçuklu Devleti’nin çöküşüne yakın zamanlarda sultanların meydanlarda çevgan oynamaya devam ettikleri görülmektedir. Hatta III. Alâeddin Keykubad, Ramazan ayında (Kadir Gecesi) Sivas meydanında çevgan oynayıp at sürmüştür. Kaynağın ifadesine göre sultan o kadar yorulmuştur ki, susuz kalarak tuttuğu orucu bozmak zorunda kalmış; meydanın bir köşesinde yemek yiyip, su içmiştir.

5 – Hastaneler

Türkiye Selçukluları döneminde Anadolu’da görülen sağlık hizmetlerinin, çağdaşı olduğu diğer devletlerden üstün olduğu bilinmektedir. Sağlık hizmetlerinin en başında hastaneler gelmektedir. Aynı zamanda dârü’l-âfiye, dârü’s-sıhha, mâristan veya bimâristan diye anılan darüşşifalar, Selçuklu şehirlerindeki en temel kurumlardır. Türkiye Selçuklu hastanelerinde akıl ve ruh hastalıkları, cilt hastalıkları ve diğer bazı hastalıkların tedavileri ile cerrahi operasyonların yapıldığı bilinmektedir.

Selçuklular döneminde Mardin, Kayseri, Konya, Sivas, Divriği, Tokat, Erzurum, Erzincan, Çankırı, Kastamonu, Amasya, Akşehir ve Harput şehirlerinde darüşşifalar inşa edilmiştir.

6 – Nüfus

Hangi şehirde ne kadar insan yaşadığı, Müslüman ve Gayrimüslim nüfusun dağılımı, birbirine oranı hakkında istatistikî bilgiler olmamasından dolayı kesin sonuç ortaya koymak imkansızdır. Ancak şehrin Selçuklu dönemi fizikî özelliklerini, sosyal ve ekonomik şartlarını göz önünde bulundurarak nüfusun dağılımını ve sayısal verileri elde etmek mümkündür. Bu bağlamda tahmini rakam vermek gerekirse şehir nüfusunun 10 bin ile 30 bin arasında olduğu söylenebilir. Büyük şehirlerde nüfusun bu sayının üzerine çıkması olasıdır. Ticari yolların merkezinde olması sebebiyle Bizans devrinde fazla gelişme gösterememiş olan Sivas ve Kayseri gibi şehirlerin nüfusunun Selçuklular zamanında 100 bini aşmış olduğu ifade edilir. Ancak bu rakamların abartılı olduğunu vurgulamak gerekir. Malatya’nın 12.000 – 15.000, Niğde gibi daha küçük şehirlerin ise 4.000 – 4.500 nüfusa sahip olduğu yaklaşık olarak tespit edilmiştir.

7 – Müslüman ve Gayrimüslim İlişkisi

İki toplum arasındaki ticari ilişkiler haricinde münasebetler genellikle kadınlar vasıtasıyla komşuluk şeklinde yaygındı. Birlikte yaşamanın tabii sonucu olarak iki toplum içinde birbirlerinin dilini öğrenenler olmuştur. Türklerin yerli halktan kadınlarla evliliği de bu hususta etkili oluyordu. Müslüman Türkler ile Hristiyanlar arasında kurulan dostluğun, zaman zaman müşterek hareketlere imkan verdiği bilinmektedir. Müslüman ve Gayrimüslim halkın birbirleriyle dükkan komşusu oldukları, alışveriş yaptıkları, birbirlerinin sosyal faaliyeti olan düğün, ayin gibi törenlere katıldıkları görülüyor. Hatta özellikle iki kesimi temsil eden din adamları nezdinde yapılan sohbetler, tartışmalar ilişkilerin bir diğer boyutunu göstermesi açısından önemli ve dikkat çekicidir.