10 İyi Bilgi: Yüzyıl Savaşları

Bu içeriğimizde; Halil Yavaş’ın, Yeditepe Yayınevi’nden çıkan “Yüzyıl Savaşları” isimli eserinden 10 bilgiyi sizler için derledik. Keyifli okumalar.

1 – İngiltere ve Fransa Kralları Arasındaki Bağ

Aslında her şey Normandiya dükü William’ın 1066’da İngiltere’yi işgal ettikten sonra başladı. Kendisini oranın kralı ilan eden William, bir yandan bağımsız bir ülkenin kralı olurken öte yandan Fransa’ya bağlı bir bölge olan Normandiya’nın dükü unvanını taşımaktaydı. Yani Normandiya, Fransa ve İngiltere’nin ortak kesişeni olmuştu. Bu, İngiltere-Fransa arasında ilk bağdı.

2 – Sal Yasası ve Veraset Sorunu

Fransa kralı X. Louis, bir erkek evlat bırakmadan 1316’da ölünce Fransa tahtında veraset tartışması başlamıştı. Bunun üzerine Philippe, yüzyıllar öncesine ait Sal Fraklarından kalma kadim bir kanun maddesine müracaat etti. Sal Yasası, kadınların hükümdar olamayacağını, onun yerine tahtın en yakın erkek akrabaya geçeceğini bildirmektedir. Kadının kral olmasına karşı çıkılmasındaki en önemli gerekçe, onların savaşta orduyu yönetemeyecekleri düşüncesiydi. Sonuç itibariyle soyluların da kabul etmesiyle Philippe 9 Ocak 1317’de V. Philippe olarak yeni Fransa kralı ilan edildi.

3 – Her İki Ülkenin Genel Durumu

Savaş boyunca genel olarak Fransa, İngiltere’den daha güçlüydü. Fransa’nın nüfusu on iki milyon iken İngiltere’ninki altı milyon idi. Edward bu açığı kendisinden önceki İngiliz krallarının da müracaat ettiği gibi başka ülkeler ile ittifak kurarak kapatmaya çalışmıştır.

İngiltere’nin müttefikleri arasında Alman İmparatorluğu, Flandre şehir devletleri ve Portekiz başı çekmektedir.  Fransa’nınkiler ise İskoçya, Flandre Kontları ve Kastilya’dır.

Fransızlar, ekonomik olarak da daha güçlüydüler. İngiltere’ye göre geniş alana sahip olup, yıllık yirmi altı ton gümüş gelir elde edebilmektedir. İdari olarak da Fransa’nın bazı avantajları bulunmaktaydı. IV. Philippe döneminde kral hiçbir yerden onay almadan savunma için vergi toplama hakkı elde etmişti. İngiltere ise yıllık sadece beş ton gümüş elde edebildiğinden dolayı toplayacağı vergilere bağımlıydı.

4 – Fransa ve İngiltere’nin Ordu Yapıları

İngilizler piyade merkezli şekillenmişlerken, Fransızlar süvari merkezli olmayı tercih etmişlerdi. İngilizlerin piyade birliklerinin sayısı süvarilerinin üç katıydı. Ayrıca piyadeleri işe almak çok kolaydı. Dahası bu birlikler savaşlarda ok kullanmaları hasebiyle süvariler kadar etkili olabilmektedir. Fransızlar ise kendi piyadelerini bulundurmak yerine ihtiyaç olması durumunda paralı asker almayı tercih etmekteydiler.

Bu durumda İngiliz piyadeleri ok atarak saldırırken, Fransızlar buna şövalyeleriyle cevap vermekteydiler. Orduların bu nitelikleri savaşta da kendini göstermektedir. Buna göre İngiliz askerleri daha seri hareket ederken, Fransızlar daha hantal kalmaktaydılar.

5 – Karşılıklı Değerlendirme

İngilizler açısından Yüzyıl Savaşlarının ilk dönemiyle sonraki dönemi arasında hedefte değişiklik olmuştur. Önceleri fidye ve savaş ganimeti birincil motivasyon aracı iken, 1417’den sonra V. Henry ile yeni topraklar elde etmek ve onu vasallara dağıtmak öncelikli amaç haline gelmiştir.

Savaşın geneline bakıldığında baştan itibaren İngilizlerde jeostratejik bir üstünlük bulunmaktaydı. Fransa potansiyel olarak daima daha güçlü olan taraftı fakat İngiltere’nin deniz ile korunmuş olması adayı Fransa’nın müttefiki İskoçya’nın saldırıları dışında nispeten güvende tutuyordu. Fransa’da ise hep İngiltere’nin büyük bir toprak parçasının bulunması, Fransızlar açısından bir dezavantaj oluşturmaktaydı.

6 – Propaganda Faaliyetleri

Öncelikle savaşlar hukuki ve ahlaki açıdan gerekçelendirilmiştir. Örneğin İngiltere, Fransa tacındaki talebinin haklılığını ispatlamak için çabalarken, buna karşılıklı da Fransa kendisine yönelik bir gasp girişimi olduğunu kanıtlamaya çalışmaktaydı. İngilizler, kamuoyu desteğinin sağlanması amacıyla bir dizi bülten, broşür ve manifestolardan oluşan propaganda faaliyetleri yapmışlardır.

Bundaki amaç karşı tarafın, kendi hedeflerine aykırı haber ve yorum yayma ihtimaline karşı halkı erkenden bilgilendirmektedir. Benzer uygulamalara Fransızlar genellikle broşürler ile halkı bilgilendirirken, İngiliz kralları halka ulaşabilecek konumdaki kişilere yazılar yazarak bunu yapmaktaydı.

7 – İngiliz Ulus Kavramı

Yüzyıl Savaşları sırasında İngiltere’nin resmi dili olarak Fransızcanın yerini halkın dili olan İngilizce almıştır. Dil konusundaki bilinç, o dönem için ulusal kimliğin oluşmasında mutlak bir unsur olmamakla birlikte, bunun katkısı olduğu görülmektedir.

Nitekim XV. Yüzyılda Fransızlar, İngiliz askerlerine, yolları üstünde ne görseler yağma eden “Godons” yani “Tanrının Belası” derken, İngiliz yazarlar ise Fransızları “inatçı, kadınsı, hilekar, ve güvenilmez” olarak tanımlamaktaydılar.

8 – Fransız Ulus Kavramı

Fransız kimliğinin ortaya çıkmasındaki en önemli unsur V. Henry ile iyice kendisini gösteren “İngiliz” kimliği ve de kibridir. Nitekim bu süreçte  “Fransız” kimliği ve siyasi varlığı ezildikçe, Fransızca konuşan topluluklarda bir üst kimlik olarak “Fransız” kavramı öne çıkmaya başlamıştır.

9 – Yüzyıl Savaşları ve Osmanlı Devleti

Avrupa’nın felaketler yüzyılında Osmanlı Devleti, gelişmesini hızla sürdürmekteydi. Özellikle denizde çok zayıf olan Osmanlılar, Yüzyıl Savaşları sayesinde Avrupa’dan bu konuda kayda değer bir saldırı ile karşılaşmamıştı.  Papa VI. Clemens 1345’te Fransa Kralı VI. Philippe ve İngiltere Kralı III. Edward’a mektup yazarak savaşmayı bırakmalarını ve Haçlı seferine çıkmak için birleşmelerini istiyordu. Edward’a “Türk düşmanlara karşı savaşmak, kardeş katlinden daha iyidir.” de yazmıştı.

Buna rağmen hem İngilizler hem de Fransızlar, uzaktaki Türk tehdidinden ziyade yakın tehdit durumundaki komşularıyla savaşmayı tercih etmekteydiler. Ne ilginçtir ki iki ülke arasındaki savaş İstanbul, Osmanlılar tarafından 1453’ün Mayıs ayında fethedildikten dört ay sonra yani 19 Ekim 1453’te Fransızların Bordeaux’ya hakim olması ile bitmiştir.

10 – Savaş Sonrası Ekonomik Yıkım

Yüzyıl Savaşlarındaki en büyük ekonomik yıkım Fransa’da yaşanmıştır. İngiliz istilası, Armagnaclar ile Burgonyalılar arasındaki mücadeleler, yağmacı orduların ve soyguncuların tahribatları ve salgın hastalıklar Fransa’yı bitkin hale getirmişti. Yolların güvensizliği yüzünden şehirlerin ihtiyaçları karşılanamadığından sistem çökmüştü. Zengin manastırlar boşalmış, alt sınıflar günlük gereksinimlerini karşılayamayacak duruma düşmüştü.