Afrika’da kurulan dört Türk hânedândan biri olması ve Türk verâset sisteminden farklı bir yönetim anlayışı benimsemesi ile öne çıkan Memlüklerin ortaya koydukları siyâset ve kültür faaliyetleri, bulundukları coğrafyada kendilerinden epeyce söz ettirmiştir. Memlüklerin bir dönem hilâfet makâmını da taşımaları, İslâm dünyasında prestijlerinin yükselmesini sağlamıştır.
Bu içeriğimizde; Prof. Dr. Ramazan Şeşen’in, Muhibeddin Ebu Hamid Makdîsî’den ve buna bağlı olarak Arapça’dan çevirdiği, Yeditepe Yayınevi‘nden çıkan Mısır’daki İslâm Devletleri ve Türk Memlüklerin Faziletleri isimli eserinden 10 iyi alıntı yaptık. İyi okumalar.
1 – Memlükler ve Moğollar
Sultânın (Kutuz) öncü birliği Moğolların öncü birliğiyle karşılaştı, onu yendi. Sonra Sultân 25 Ramazan 658/4 Eylül 1260 Cuma günü Filistin’de Aynîcalut denen yerde ordusuyla mevzilendi. Moğollar burada toplanmışlardı. Müslüman ordusuyla şiddetle savaştılar.
Sultân Kutuz askerlere haykırdı, bizzat kendisi şiddetle hücum yaptı; Allah onun samîmi niyeti için zafer verdi. Düşman ordusu büyük bir yenilgiye uğradı, kaçtı. Müslümanlar onları Beysan yanına kadar kovaladılar ve Moğollar tekrar daha şiddetli hücuma geçtiler. Kumandanları Kitboğa öldürüldü ve başı Sultân Kutuz’a getirildi. Kafirler yenildi, Müslümanlar onlardan çok kişiyi esir aldılar.
2 – Memlüklerin Sünnet Düğünü
10 Zilkade 662/24 Ağustos 1264 tarihinde sultân (Baybars) oğlu Berke’nin sünnet düğününü yaptı. Emirlere, çocuklarını sünnet ettirmek için getirmelerini emretti. Sünnet olanlar arasında askerlerin, kadıların, fakihlerin, haklın çocukları vardı. Bu hususta Fustat ve Kahire’de dellallar ilanda bulundular.
İnsanlar çocuklarını getirdiler, toplamda 1645 çocuktu ve kumandanların, askerlerin çocukları bu sayı dışındaydı. Sultân sünnet olan çocuklara birer elbise, 100’er dirhem, birer koyun verdi. Hepsi sünnet oldu ve bu gün Mısır’da afyon, içki, meyhâneler yasaklandı.
3 – Sultân Kalavun ve Memlüklerinin Kıyâfetleri
Onun Memlükleri daha önceki devletler devrinde Memlüklerin giydiği elbiseleri bıraktılar. Daha önce Memlükler çengellerle genişletilmiş, şalsız keluteler (külahlar) giyerlerdi. Saçları örülür, sarı, kırmızı, başka renkte ipek keseler sarılırdı. Bellerine kemer yerine Balebek kuşağı takarlardı.
Hırkalarının yenleri Frenklerin kıyâfetleri gibi olurdu. Ayaklarına Bulgar tarzı ayakkabılar giyerlerdi ve bunun üzerinde sokman denen başka bir ayakkabı vardı. Bellerinde elbisenin üzerinde halkalı, tokalı iki kemer bulunurdu. Tozluklar büyüktü, yarım heybe ve daha fazla şey alırdı. Üç zira uzunluğunda mendilleri vardı.
4 – Memlükler ve Veba
Bu yıl (749/1348) insanları yok, ülkeleri harap eden büyük veba çıktı. Geçmiş zamanlarda böylesi görülmemişti. Uzunluğuna, genişliğine yeryüzünü kapladı. Daha öncekilere göre daha tehlikeli olup kediler, köpekler, kuşlar, vahşi hayvanların ölümüne sebep oldu. Kahire’de her gün 20.000’den fazla insan ölüyordu.
Sanatlar yok oldu, suyun tulumu 10 dinardan fazlaya yükseldi. Bir irdeb buğday 15 dirheme öğütüldü. Bu veba, İslam tarihinde altıncı meşhur veba idi.
5 – Memlüklerdeki Hristiyanlar ve Yahudiler
Sultân (el-Melikü’s-Sâlih Salih b. el-Meliki’n-Nasır) 1353 yılında Yahudilerin ve Hristiyanların, Mısır ve Şam divanlarında çalıştırılmamalarını, meclislerde onlara saygı gösterilmemesini, sarıklarının 10 zirayı aşmamasını, adet olduğu üzere gıya (şerit) takmalarını, sadece mavi kumaştan elbise giymelerini, eşeğe yanlamasına binmelerini, her eşeğin 100 dirhemden aşağı pahaya olmasını, onlardan eşeğe binen kişinin oturan bir Müslümanın yanından geçerken inip ona saygı göstermesini, hamama boynunda haçla girmesini, Hristiyan ve Yahudi kadınların hamamda Müslüman kadınlarla beraber yıkanmamasını emretti.
6 – Emir Berke’nin Öldürülmesi ve Katilin Cezası
Emir Berke’nin İskenderiye hapishanesinde öldüğü haberi geldi. Atabey davadarını durumu öğrenmesi için İskenderiye’ye gönderdi. Onu, İbn Azzam’ın öldürdüğünü öğrendi. Onu, İskenderiye’den Kahire kalesinin alt tarafına getirdi. Başhacib’in memuru kale kapısındaydı. Onun kırbaçlanmasını emretti. Seksen altı kırbaç atıldıktan sonra çarmıha gerildi. At pazarına getirildi. Kısa bir müddet Babü’s-Selsele karşısında kaldı. Berke’nin memlükleri gelip onu topuzlarla, kılıçlarla vurdular, parça parça ettiler. Sonra başı Zevile Kapısı’na asıldı, sonra gömüldü.
7 – Memlük (Köle) Olmanın Aşamaları
Onlar, Hz. Peygamber’in “Rabbın zincirlere bağlanmış halkın cennete sevk edilmesine hayret etti.” hadisindeki gibi oldular. Ayrıca onlar İslam ülkesine kafir, acem, fakir, muhtaç, konuşamayan hayvanlar gibi bir şeyden anlamaz halde getiriliyorlar.
Kelime-i şehadet öğretilmesi sonucu İslâmiyetle müşerref oluyorlar. Sünnet edilerek temizleniyorlar. Sonra mümkün olduğu kadar Kur’an ve hadis okuyorlar. İslâmiyet’in farzları olan taharet (temizlik), namaz, oruç, dinî âdap, siyâsi güzellikleri öğreniyorlar. Bundan sonra kemâl derecelerine yükselerek savaş sanatlarını tamamlayıp güzelliğin zirvesine çıkıyorlar.
8 – Memlüklerin (Köle) Dinî Yanları
Onlar arasında az rızıkla yetinen, Rabbine şükreden, insanlarla ilişkisini kesip camilerde, medreselerde îtikâfa çekilenler, beş vakit namazını devamlı cemaatle kılanlar, devamlı mushaftan Kur’an okuyanlar, çok tesbih çeken ve oruç tutanlar, insanlarla, ırkdaşlarıyla az konuşanlar vardır. İşte onların özelliklerinden gördüklerim bunlardır. Bu vasıflar Müslüman Arapların çocuklarından birinde dahi nadir bulunur. Eğer birinde bulunursa o kişi tek ve nadir olur.
9 – Memlüklerin (Köle) Halk Arasındaki Otoritesi
Halk ve ileri gelenler nezdinde onların sözü süratle geçerlidir. Mazlum kişilere şefaatte, inkarcılardan şikayetçilerin hakkını almada, hasımlar arasını düzeltmede sözleri geçerlidir. Onlar bir anlaşmazlık meclisine varırlar, hasımlara anlaşmalarını tavsiye ederlerse kabul edilir, hemen iki taraf kâni olup anlaşırlar, kalpleri rahatlar.
Hatta çarşılarda, yollarda insanlar şiddetli çekişmeye, dalaşmaya, bağırmaya dalsalar, az miktarda Türk onları asalarıyla, kırbaçlarıyla vursalar kavga edenler etrafa dağılırlar, kaçarlar. Bununla beraber, kavga eden kişilere fakihler, kadılar uğrasa onlar aldırış etmeyip kavgalarına devam ederler, onları önemsemezler. İki hasımdan biri diğerine “Askere gidelim, soralım.” derse, haksız olan hemen kaçar.
10 – Memlüklerin (Köle) Korkusuzlukları ve Korkuları
Onların meziyetlerinden biri cesaretleri, kalplerinin kuvvetli olması dolayısıyla ölümle karşılaşınca korkmamalarıdır. Bu hususta Tatar kafirlerinin ve başka Türklerin düşmanla karşılaşması sırasında çoğunda görülmüş, işitilmiştir.
Onların güzel meziyetleri arasında emânetin, hıyânetten fazla olması vardır. Bir vakfa mütevelli (idareci) olurlarsa onu haksız, nadir yerler, harap ederler. Bir yetime, bir vasiyete nazır tayin edilirlerse Allah’tan korkar, onu korurlar.
Yanıtla