Bu yazı Hakan Bozdemir tarafından hazırlanmıştır.
Bu listede, 10 farklı kaynağa göre; dünya tarihinin gidişatını önemli ölçüde değiştiren hanedanlardan birisi olan Selçuklular hakkındaki ilk bilgileri derledik. Bu bağlamdaki satırlar, özellikle Dukak ve Selçuk Bey hakkındadır. İyi okumalar dileriz.
1 – Reşîdüddîn Fazlullah, Câmi’ut-Tevârîh
“Haber ve sohbet ehlince şöyle malumdur ki, Selçûk bin Lokman, Selçûk’un akrabalarından ve Kınık soyundan idi. Türk padişahlarının hargâhtıraşı olan Keregüci Hoca’nın oğlu Tokşırmış soyundan gelen Tuğrul, Kınık urûkundan idi.”
“Âl-i Selçuk, sayısız mal ve mülkleri olan, sayı ve teçhizâtı tam, ordu ve askeri muntazam, çok kalabalık ve büyük bir soy idi.”
Kaynak: Reşidü’d-dîn Fazlullah, Câmi’ut-Tevârîh (Selçuklu Devleti), Çev. Erkan Göksu & H. Hüseyin Ateş, Selenge Yayınları, 2011, ss.70-71.
2 -Minhâc-i Sirâc el-Cûzcânî, Tabakât-ı Nâsırî
“…Kadir Han, Sultan’ın huzurunda istek ve önerilerde bulundu. O istek ve önerilerden biri, Türkmen Selçukoğlu’nu, kendisine tâbi’ olanlarla birlikte diyâr-ı Maveraünnehr ve Türkistân’dan Horâsân tarafına götürmesi idi. Bu Selçuk’un ve onun oğlunun adamları, Nûr Buhâra’da Tûrân bir kavim idi. Hepsi Sâmânoğulları’na tâbi’ ve mutî’ idi.”
Kaynak: Minhâc-i Sirâc el-Cûzcânî, Tabakât-ı Nâsırî (Gazneliler, Selçuklular, Atabegligler ve Hârezmşâhlar), Çev. Erkan Göksu, TTK, 2015, ss.58-60.
3 – İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih
“…Bu sene Mîkâil b. Selçuk b. Dukak’ın iki oğlu Sultan Tuğrul Bey Muhammed ile Çağrı Bey Davud’un hâkimiyetleri kuvvetlendi.
Önce Tuğrul Bey’in ataları hakkında bilgi vereceğiz…
Dukak’a gelince: Kelime anlamı demir yay demek olan Dukak, yiğit, ileri görüşlü ve tedbirli bir insandı. Oğuz Türklerinin başbuğu ve her zaman ve her hususta fikir danıştıkları bir şahıstı. Onun sözlerine muhalefet etmez, emirlerine karşı çıkmazlardı. “Yabgu” denilen Türk hakanı bir gün asker toplayıp İslâm ülkelerine yürümek ister fakat Dukak ona mani olur. Yabgu ile münakaşa ederler, bu arada Türk hakanı çok kaba ve ağır sözler söyler, bunun üzerine de Dukak onu tokatlar ve başını yarar. Hakan’ın adamları Dukak’ın etrafını sararlar ve onu yakalamak isterler fakat Dukak kendini müdafaa eder ve onlarla çarpışır. Adamlarının toplanıp Dukak’ı müdafaa etmeleri üzerine de Yabgu’nun adamları dağılırlar. Sonra araları düzelir ve Dukak, Yabgu’nun yanında kalır. Bu sırada Selçuk adlı bir oğlu dünyaya gelir.
Selçuk büyüyünce onda asalet ve liderlik vasıfları belirmiş, bu yüzden Türk hakanı onu kendi yanma alarak önemli mevkiler vermişti. Bu arada ona ordu kumandanı demek olan Subaşı lakabını vermişti…
Selçuk’un Arslan, Mîkâil ve Mûsâ adlarında üç oğlu vardı. Selçuk 107 yaşında Cend’de ölüp orada toprağa verildi. Geride kalan oğullarından Mîkâil gayrimüslim Türk ülkelerine cihada çıkarak bizzat kendisi savaşa girdi ve Allah yolunda şehit düştü. Geride Yabgu, Tuğrul Bey Muhammed ve Çağrı Bey Dâvud adlı üç çocuğu kaldı. Selçuk’a bağlı kavim ve kabileler onlara itaat eder, emir ve yasaklarından dışarı çıkmazlardı.”
Kaynak: İbnü’l Esir, el-Kâmil fi’t-Tarih Tercümesi, C. IX, Bahar Yayınları, Çev. Abdülkerim Özaydın, İstanbul, 1991, ss.361-362.
4 –Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Câmiu’d-Düvel
“Türklerden Selçukoğullarının Zikri Hakkındadır
Selçûk’u (سلجوق); noktasız “sin”in zammı, “lam”ın sükûnu, “cim”in zammı, “vav”ın sükûnu ve ondan sonra da “kaf”la İbn Hallikan böyle kaydetmiştir. İmâdû’l-Kâtib’in, Nusratü’l-fetre’de kaydettiği gibi noktasız “sin”in fethi, “lâm”ın sükûnu, “cim”in zammı ve sonra “kaf”la Selçuk (سلجق) olarak da söylenmiştir…
Deriz ki Selçukluların atası, manası “demir yay” olan Yakak cesur, yiğit, ileri görüşlü ve tedbirli bir şahıs idi. İsmin doğru okunuşu ise İbn Hallikan’ın kaydettiği üzere… Dukak’tır.
Not: Sık sık farklı kaynaklardan aktarım yapan Müneccimbaşı’nın, buradan itibaren aktarmış olduğu bilgiler, yukarıda verdiğimiz İbnü’l Esir ile tamamen benzerlik göstermektedir.
Kaynak: Müneccimbaşı Ahmed b. Lülfullah, Câmiu’d-Düvel (Selçuklular Tarihi, Horosan-Irak, Kirman, Suriye Selçukluları), Haz. Ali Öngül, Kabalcı Yayınları, s.45.
5 – Muhammed bin Hâvendşâh bin Mahmûd Mîrhând, Ravzatu’s-Safâ
“Kitâb-ı Meliknâme’nin müellifi rivâyet etmiştir ki Deşt-i Hazar Türklerinin kabileleri, Dukak’a temir yalığ yani saht keman diyorlardı. O devlet işlerinin tanziminde parlak fikir ve isâbetli görüş sâhibi idi. Onun yiğitlik ve cesareti dillerde ve ağızlarda dolaşırdı…
…Allah, Dukak’a saygıdeğer bir çocuk bahşetti. Ona Selçuk ismini koydu. Selçuk büyüyüp olgunlaştığında babası Dukak vefât etti. Yabgu, Selçuk’a saygu ve hürmet göstererek “Bundan sonra ona Sübaşı diye hitap etsinler.” diye buyurdu.”
Kaynak: Muhammed bin Hâvendşâh bin Mahmûd Mîrhând, Gazneliler Ravzatu’s-Safâ (Mülûk-i Gazneviyye), Çev. Erkan Göksu, Kronik Kitap, 2017, ss.11-14.
6 – İbnü’l-Adîm, Bugyetü’t-taleb fi Tarihi Haleb
“…Bunların asılları Nûr denilen bir köydendir. Onlardan İslâmiyete ilk giren Tukak olmuştur. Tukak, Türkçe “demir-yay” demektir. Selçuk’un ileri nesebi, Selçuk b. Davud b. Eyyub b. Dukak b. İlyas b. Behram b. Yusuf b. Aziz şeklinde de söylenir.”
Kaynak: İbnü’l Adîm, Bugyetü’t-taleb fi Tarihi Haleb (Biyografilerle Selçuklular Tarihi), Çev. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1982, s.10.
7 – İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye
“Bu senede Selçukluların şanı yüceldi. Hükümdarları Tuğrul Bey ile kardeşi Dâvud’un namı yayıldı. Bunlar Mikâil b. Selçuk b. Bogak’ın oğullarıydılar. Dedeleri Bogak eski Türk mesayihindendi ki, onların taktikleri ve büyük hükümdarların yanında da itibarları vardı. Bogak’in oğlu Selçuk asil ve sehametli bir kimse olarak yetişti. Babası onu hükümdara takdim etti. Hükümdar da ona sebasi lakabını taktı. Askerler ona itaat ettiler. İnsanlar boyun eğdiler. Öyle ki hükümdarın kendisi de ondan korktu ve onu öldürmek isteyince Selçuk, İslâm diyarına kaçtı. Müslüman oldu. Onur ve üstünlüğü daha da arttı. Arkada Aslan, Mikail ve Musa adında üç erkek evlat bıraktı.”
Kaynak: İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye (Büyük İslâm Tarihi), Çev. Mehmet Keskin, Çağrı Yayınları, 2017.
8 – Kerîmüddîn Mahmud Aksarâyî, Müsameretü’l-Ahbâr
“…nahiyeleriyle çevrelerinde yaylak ve kışlak yapan birçok halk vardı ki bunların başbuğları, güzel ahlâkı, dürüst imanı ve iyi ünüyle tanınmış Selçuk adlı birisiydi. Selçuk’un İsrail, Mikâil, Musa, Yunus, Ahmed adlarında beş oğlu olup bunlardan her biri başbuğluğa, ulus güderliğe elverişli, cihânın fetih ve idaresine kabiliyetli idiler. Bir zaman sonra Selçuk, Tanrı’ya kavuştu. Oğulları uluslarına başbuğ oldular.”
Kaynak: Aksaraylı Kerimüddin Mahmud, Müsameret-al-Ahyar, Çev. M. Nuri Gençosman, TTK, 1943, s. 105.
9 – İbnü’l-Verdî, Tetimmetü’l-Muhtasar
“Türklerin atalarından olan ve Türk hükümdârı Yabgu tarafından mevkii yükseltilen Dukak yiğit bir kimseydi ve kendisinde soyluluk alametleri olan oğlu Selçuk’u iyi yetiştirmişti. Zamanla güç kazanan Selçuk, [kuşkusuz Yabgu tarafından bertaraf edileceğinden] korkarak kendisine tabi olanlar ile birlikte kendisinin ve oğullarının saadeti için Dâru’l-Harb’den, Dâru’l-İslâm’a geçti. Buhara ötesinde küçük bir beldecik olan Cend’e yerleşti ve buradan kâfir Türkler üzerine gaza yapmaya başladı. Arslan, Mikail ve Musa isimlerini taşıyan üç oğlu bulunan Selçuk, 107 yaşında Cend’de vefat etti.”
Kaynak: İbnü’l-Verdî, Bir Ortaçağ Şairinin Kaleminden Selçuklular, Çev. Mustafa Alican), Kronik Kitap, 2017, s. 21.
10 – Anonim Selçuknâme (Tarîh-i Âl-i Selçuk)
“Şöyle rivayet edilmiştir: Selçukluların ve geçmiş Rûm Sultanlarının yüce atası Lokmân adındaki bir adamdır. Öyle ki bu şahıs bilgili, yer edinmiş, dindar, misafirperver, bilginleri seven, takvalı, güzel iş yapan, daima âlimlerle ve din büyükleriyle sohbet eden bir kişidir…
Şöyle anlatılır: Selçuk b. Lokmânbüyük bir aileye sahipti. Onların yurtları Buhara’daydı. Serverleri Mûsâ Yabgu b. Selçuk idi. Dört erkek kardeşten yirmi dört kardeş çocuğu dünyaya geldi. Onların en ileri gelenleri Mikâil b. Selçuk’un çocukları olan Dâvûd adındaki Ebû Süleyman Çağrı Bey ile Ebû Tâlib Tuğrul Bey; İsrâfil b. Selçuk’un oğlu olan Ebu’l-Fevâris Kutalmış; Yûsuf b. Selçuk’un oğlu İbrahim İnal; Yûnus b. Selçuk’un oğlu Ezîsğan idi. Büyükleri Mûsâ Yabğu idi. Diğerleri onun hükmü altında idiler.”
Kaynak: Anonim Selçuknâme (Tarîh-i Âl-i Selçuk), Haz. Halil İbrahim Gök – Fahrettin Coşguner, Atıf Yayınları, 2014, ss.17-18.
İçeriğimizi beğendiniz mi? Çalışmalarımızı geliştirmemize katkıda bulunmak istiyorsanız bağışçımız olabilirsiniz.
Yanıtla