Ortaçağ’dan Portreler: Dımaşk Meliki Dukak

Bu içerik, Abdurrahman Onur Çalışır tarafından hazırlanmıştır.

Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın.

Dımaşk Meliki Dukak, Suriye Selçuklu Devleti’nin kurucusu Melik Tutuş’un oğullarındandır. Hakimiyet dönemi (1095-1104) Yakındoğu’da önemli gelişmelerin ve dönüşümlerin yaşandığı bir döneme tekabül etmektedir. Bu dönemde Haçlılar, Birinci Haçlı Seferi sonrasında, üç devlet kurmuşlar; Suriye Melikliği’nin de tabi olduğu Büyük Selçuklu Devleti eski parlak günlerini yitirmeye başlamış; Büyük Selçuklular’a tabi güçler yavaş yavaş bağımsız davranmaya başlamışlar; Mısır’da ise Fatımi Devleti çöküş dönemine girmiştir. Bu dönemde Dukak’ın en önemli rakipleri, kardeşi Halep Meliki Rıdvan ile Kudüs Krallığı olmuştur. Yazımızda önce Melik Dukak’ın faaliyetlerine, sonrasında ise başarılı olduğu ve başarısız olduğu noktalara değineceğiz.

DIMAŞK’TA SELÇUKLU HAKİMİYETİ

Dımaşk 1075 yılında, Suriye ve Filistin’in Selçuklu topraklarına eklenmesinde büyük rolü olan emirlerden Uvakoğlu Atsız tarafından Büyük Selçuklu hakimiyeti altına alınmıştı. Atsız, 1077 yılında Fatımiler üzerine giriştiği başarısız Mısır seferinden sonra bölgede zor durumda kalınca Sultan Melikşah’ın kardeşi Tutuş’tan yardım istemek zorunda kaldı. Tutuş, Atsız’ı yay kirişiyle boğdurtarak öldürttürdü ve 1079’da şehrin yönetimini devraldı. Böylece Suriye Selçuklu Devleti kurulmuş oldu. Daha sonraki yıllarda Tutuş, Halep önlerinde Anadolu Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu Süleymanşah’ı mağlup etti ve savaş sonrasında Süleymanşah öldü. Ancak Tutuş, Halep’i ele geçiremedi ve Sultan Melikşah’ın bölgeye doğru yöneldiğini duyunca Dımaşk’a çekildi.

DUKAK’IN İLK YILLARI VE SURİYE İÇİN MÜCADELE

Melik Tutuş, Süleymanşah’ın ölümünden ötürü Sultan Melikşah ile araları bozulduğu için oğlu Dukak’ı, 1092’de Bağdat’a, Sultan Melikşah’ın yanına yolladı ve burada Dukak, Melikşah’ın kızlarından birisi ile nişanlandı. Dukak bu sıralarda gerçekleşen Melikşah’ın ölümü üzerine yaşanan saltanat mücadelesinde önce Melikşah’ın oğlu Mahmud ile eşi Terken Hatun’u desteklemiş, sonrasında sultanın diğer oğlu Berkiyaruk’un yanında yer almıştı. Ancak babası Suriye Meliki Tutuş da Büyük Selçuklu tahtı için mücadeleye karışınca Dukak babasının yanına geri geldi.

1093’te Melik Tutuş, Silvan’ı alınca Dukak’ı buraya atadı ve atabeyliğine emirlerinden olan Tuğtekin’i getirdi. Babası Melik Tutuş’un, Berkiyaruk’a olan seferinde onun yanında yer almıştır. Ancak Dukak’ın da katıldığı, Rey civarında Berkiyaruk ile Tutuş arasında 26 Şubat 1095’te yapılan savaşı Tutuş kaybetmiş ve öldürülmüştür. Dukak da kalan askerlerle 1095’te Halep’e geldiyse de kardeşi Rıdvan tarafından şehre alınmamıştır. Rıdvan bu savaştan önce babası tarafından yardıma çağırılmışsa da yolda babasının savaşı kaybedip öldürüldüğünü öğrenince Halep’e gelip orayı hakimiyeti altına almıştı.

Bunun üzerine Dukak da babasının Dımaşk’taki naibi Emir Savtekin ile görüşerek Dımaşk’a gelmiş ve buraya hakim olmuştur.

Atabey Tuğtekin’in de esaretten kurtulup gelmesi ile Savtekin’i öldürterek yerine Tuğtekin’i getirmiş ve kendi annesi ile Tuğtekin’i evlendirmiştir. Kardeşi Rıdvan 1095 yılı sonunda ordusuyla gelerek Dımaşk’ı kuşatmış ama başarılı olamayarak Aralık 1095’te Halep’e dönmüştür. Daha sonra 1096 Ağustosu sonunda Rıdvan yine kendisi üzerine geldiyse de tekrar başarısız olmuştur. Sonrasında Dukak, Halep’i ele geçirmek için harekete geçmiş, 22 Mart 1097’te Kınnesrin’de Rıdvan’a karşı yaptığı savaşı kaybetmiştir. Bu savaşta Rıdvan’a tabi olan ancak o sıralarda Rıdvan ile arası bozulmuş olan Antakya Valisi Yağısıyan da Dukak’ın yanında savaşmıştır.

Dımaşk Selçuklu Melikliği’nin ilk yıllarında sınırı.

BİRİNCİ HAÇLI SEFERİNDE DUKAK

Vali Yağısıyan, Haçlılar’ın 20 Ekim 1097 Antakya’yı kuşatması üzerine yardım için oğlu Şemsülmülk’ü Dukak’a göndermiştir. Dukak da Antakya’nın kuşatıldığını öğrenince kuzeye doğru yönelmiş, Hama’yı geçerek Aralık 1097’de Şeyzer’e gelmiştir. Burada erzak için bölgeye yağmaya gelen Kont Bohemund ve Kont Flandreli Robert ile birlikleri arasında çatışma olmuş, askerleri mağlup edilmiştir. Bunun üzerine Dukak geri çekilmiş ve Musul Emiri Kürboğa’nın Antakya’ya yardıma giden ordusu ile 1098 Haziranı başlarında birleşmiştir. 28 Haziran’da Haçlılar ile Antakya surlarının dışında yapılan savaşta çok fazla direnemeyerek geri çekilmiş, Dımaşk’a dönmüştür.

SON YILLAR

1100 başında Silvan’ı hakimiyeti altına almıştır. 1100 İlkbaharı’nda Taberiye’nin doğusundaki Savran bölgesine baskın yapan Kudüs Hakimi Bouillonlu Godefroi ile Celile Prinkepsi Tankred’e saldırdıysa da Tankred’i mağlup ettikten sonra geri dönmüştür. 1100 Ekimi sonunda Humus Emiri Cenahüddevle Hüseyin ile beraber, kardeşinin ölümü üzerine Kudüs’e hakim olmak için Urfa’dan Kudüs’e giden Prinkeps I. Baudouin’e Trablus-Beyrut arasında saldırdıysa da onu durduramamıştır.

Haziran 1101’de Cebele’yi şehrin hakimi Kadı İbn Süleyha’nın isteği doğrultusunda teslim almış ve oraya kendi atabeyi Tuğtekin’in oğlu Börü’yü göndermiştir. Ancak şehir halkı Trablus Emiri Fahrülmülk Ebû Ali’yi çağırarak kenti ona teslim etmişlerdir. 1102 yılında Trablus’u Toulouselu Raymond’un kuşatmasından kurtarmak için gittiyse de yenilerek geri çekilmiştir. Mart 1103’de yanında Tuğtekin ile beraber Rahbe’yi Musul Emiri Kürboğa’nın adamlarından almıştır. 1 Mayıs 1103’te Humus Emiri Hüseyin’in ölmesi üzerine burayı ele geçirmiş ve burayı Atabey Tuğtekin’in yönetimine vermiştir.

14 Haziran 1104’te Dımaşk’ta ölmeden evvel, halefi olarak oğlu Tutuş’u -Ertaş adlı bir oğlu daha vardır- tayin etmiş, oğluna atabey olarak da Tuğtekin’i seçmiştir.

Tutuş melik olarak tahta çıkarıldıysa da kısa bir süre sonra Atabey Tuğtekin onu da tahttan indirerek tek başına Dımaşk’ı yönetmeye başlamıştır. Nitekim Zengiler’in Dımaşk’a hakim olmasına kadar şehri Tuğtekin’in soyundan gelenler yönetecektir.

Değerlendirme

Dımaşk Meliki Dukak’ın en büyük başarısı Suriye Selçuklu Devleti’nin parçalandığı, Yakındoğu’ya Haçlılar’ın yerleştiği bir zamanda topraklarını elinde tutması ve nispeten de onu genişletebilmesidir. Diğer yandan Fatımiler’in 1101 ve 1102 yıllarında Kudüs Krallığı’na düzenlediği seferlerden faydalanmasını bilememiştir. Ayrıca sağlığında oğullarının iktidara sahip olabilmelerini tesis edememiş ve Atabey Tuğtekin’e oldukça geniş bir yönetim imkanı bırakmıştır. Nitekim bunun sonucunda Tuğtekin kendi hanedanlığını kuracaktır.

Kaynakça

Ayan, Doç. Dr. Ergin, Anonim Haçlı Tarihi, Selenge Yayınları, İstanbul, 2013.

Azîmî Tarihi, çev. Prof. Dr. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.

Carnotensis, Fulcherius, Kudüs Seferi (Kutsal Toprakları Kurtarmak), çev. İlcan Bihter Barlas, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, Haziran 2009.

Elisséeff, N., “Damascus”, Historic Cities of the Islamic World, ed. C. Edmund Bosworth, BRILL, Leiden, 2007, s. 112.

İbnü’l-Verdî, Bir Ortaçağ Şairinin Kaleminden Selçuklular, trc. Mustafa Alican, Kronik Kitap, İstanbul, Ekim 2017.

Kalânisî, İbn, Şam Tarihine Zeyl, çev. Onur Özatağ, Türkiye İş Bankası Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, Şubat 2015.

Kemâlüddîn İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-Haleb Min Târîhi Haleb’de Selçuklular, trc. Prof. Dr. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2014.

Komnena, Anna, Alexiad, çev. Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1996.

Özaydın, Abdülkerim, “Tutuş”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt:41, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevi, İstanbul, 2012, ss. 446-449.

Runciman, Steven, Haçlı Sefeleri Tarihi I-II, çev. Prof. Dr. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2008.

Sevim, Ali, Biyografilerle Selçuklular Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1989.

Sevim, Prof. Dr. Ali, Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2000.

Süryani Mikhail, Vekayi-nâme İkinci Kısım (1042-1195), çev. Hrant D. Andreasyan, 1944. (Türk Tarih Kurumu tarafından basılmamış nüsha)

Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), çev. Hrant D. Andreasyan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2000.

Tomar, Cengiz, “Şam”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt:38, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevi, İstanbul, 2010, s. 312.

Willermus Tyrensis’in Haçlı Kroniği Başlangıçtan Kudüs’ün Zaptına Kadar (I-VIII. Kitaplar), haz. Ergin Ayan, Ötüken Neşriyat, İstanbul, Nisan 2016.