Bu içerik, Abdurrahman Onur Çalışır tarafından hazırlanmıştır.
Bu içerik, misafir yazar tarafından hazırlanmıştır. Siz de Tarih-i Kadim’de kendi içeriğinizi paylaşmak istiyorsanız tıklayın. |
Gözlerini bir hanedanın kurucusu olarak dünyaya kapayan Tuğtekin, tarih sahnesine Selçukluların ilk zamanlarında çıkmıştır. Tuğtekin’in Sultan Tuğrul ile Sultan Alp Arslan’a hizmet ettikten sonra Suriye Meliki Tutuş’un hizmetine girdiği anlaşılmaktadır. Baba adı olarak kaynaklarda Abdullah ismi veriliyorsa da o dönemde köle olarak alınıp bir gulam/memlük askeri haline getirilen kişilerin gerçek babalarının adı bilinmediği için baba adı olarak kaynaklarda Abdullah (Allah’ın kulu) ismi verilmesinin gelenek olduğu göz önünde tutulursa bu adlandırmanın nedeni ortaya çıkacaktır.
İLK YILLAR
Melik Tutuş’un gözüne girdiğini anladığımız Tuğtekin, Tutuş’un 1093’teki Güneydoğu Anadolu’ya yaptığı sefer sonrasında Meyyafarikin emiri olarak görevlendirilmiş ve Tutuş onu oğlu Dukak’a atabey olarak görevlendirmiştir. Tuğtekin daha sonra Tutuş’un yeğeni Berkiyaruk’a karşı 1095’te giriştiği Büyük Selçuklu taht mücadelesinde Dukak ile birlikte Tutuş’un yanında yer almıştır. Ancak Rey civarında 26 Şubat 1095’te yapılan savaşı Tutuş kaybetmiş ve öldürülmüştür.
Tuğtekin de bu savaşta esir alındıktan kısa bir süre sonar Dımaşk’a gelerek o sıralarda şehre hakim olan Dukak’ın hizmetine girmiştir.
Geldikten sonra Dukak, annesi ile Tuğtekin’i evlendirmiş ve sonrasında Dukak, Emir Savtekin’in yerine kendinden sonra Dımaşk’ın yönetimine onu getirmiştir. Melik Dukak’ın kardeşi Halep Meliki Rıdvan’ın, Dımaşk üzerine düzenlediği 2 seferde (1095-96) de Dukak’ın yanında bulunmuş ve kendilerini müdafaa etmişlerdir. Sonrasında Dukak’ın, Rıdvan üzerine yaptığı seferde yer almış ve 22 Mart 1097’de Kınnesrin’deki savaşta Rıdvan’a mağlup olarak geri çekilmişlerdir.
Antakya’nın Haçlılar tarafından kuşatılması üzerine şehrin valisi Yağısıyan tarafından yardıma çağırılmışlardır. Melik Dukak ile beraber kuzeye doğru gittilerse de Taranto Kontu Bohemund ve Flandre Kontu Robert’in saldırısıyla mağlup olmuşlardır. Daha sonra Dukak ile beraber Antakya’yı kurtarmaya giden Musul Emiri Kürboğa’nın ordusuna katılmışlardır. Ancak 28 Haziran 1098’de Antakya surları dışında yapılan savaşı kaybederek Dımaşk’a çekilmişlerdir.
Melik Dukak ile beraber Haziran 1101’de Cebele’yi almış, şehrin yönetimi Ammaroğullarına verilmiştir. Mart 1103’de yine Melik Dukak ile beraber Rahbe’yi, Musul Emiri Kürboğa’nın adamlarından almışlardır. 1103’te Humus Emiri Hüseyin’in ölmesi üzerine Dukak’ın emri ile şehre gelerek idareyi eline almıştır. Ardından Dukak, 14 Haziran 1104’te ölmeden hemen önce idareyi küçük oğlu Tutuş’a bırakmış ve ona atabey olarak da Tuğtekin’i tayin etmiştir. Bu aşamadan sonra artık Dımaşk’a bağlı toprakların yönetimini ele geçirmiştir. Dukak’ın diğer oğlu Ertaş’ı Baalbek’ten Dımaşk’a getirip Dımaşk Meliki yaptıysa da araları açılında Ertaş, 1104 Sonbaharı’ında önce Busra’ya sonra da Kudüs’e gitmiş ve Kral I.Baudouin‘e sığınmıştır. Ancak hem Ertaş’ın hem de Tutuş’un ölümüyle Dımaşk’ta hakimiyet tamamen kendisine geçmiştir.
DIMAŞK’IN EFENDİSİ
Nisan 1105’te tekrar Baalbek’i itaat altına almış, Haçlılardan Refenîye’yi alarak kaleyi yıktırmış ve Humus’a dönmüştür. III. Remle Savaşı’nda Kudüs Krallığı’na karşı Fatımiler’e yardım ettiyse de mağlup olmuşlardır. Aralık 1105’te Kudüs Krallığı’na tabi Celile Prinkepsi Hugue Falkenberg’den Taberiyye civarındaki el-Al Kalesi’ni almış; aynı yıl krallıktan Busra’yı da almıştır. Hugue bu mücadelede aldığı yaralardan dolayı ölmüştür. 1106 Sonbaharı’nda Kudüs’e bağlı Taberiye’yi yağmalamıştır.
1108 İlkbaharı’nda tekrar Taberiye’ye saldırdığı sırada Celile Prinkepsi Gervaise’yi yakalayarak esir etmiş ve Bağdat’a, Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar ile Abbasi Halifesi’ne göndermiştir. Gervaise ise orada idam edilmiştir.
1109 Kışı’nda Munkızi sülalesine mensup olan Arka hakimi kendisine mektup yazarak şehri ona vereceğini söylemiş, o da adamlarından birisini yollayarak kentin yönetimini devralmıştır. Ancak akabinde Trablus Haçlı Kontluğu’ndan Guillaume-Jourdain gelerek şehri kuşatmış, Tuğtekin, Guillaume ile savaşsa da başarılı olamamıştır. Sonrasında Guillaume-Jourdain, Arka’yı kuşatarak aman ile almıştır.
1109’da Sevad ve Cebel Avf’ın 3’te 2’sine köylüler ile Kudüs Krallığı’nın, 3’te 1’inin de Dımaşk’ın sahip olması karşılığında Kudüs Kralı I. Baudouin’in barış teklifini kabul etmiştir. 1109 Sonbaharı’nnda Trablus Prinkepsi Bertrand’ın, Refeniye’yi kuşatması üzerine Humus’a gelmiş ve taraflar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Buna göre; Trablus, Bika’dan 3’te 1 pay alacak, Müneytire ve İbn Akkar kaleleri de onlara verilecekti. Buna karşılık Trablus Prinkepsliği yağma akınlarını kesip Masyaf, Hısnettufan ve Hısnülekrad kalelerine saldırmayacak, buranın halkı da Trablus Prinkepsliği’ne senelik bir vergi ödeyecekti.
H. 503 (1109/10) senesinde yerine oğlu Börü’yü vekil olarak bırakarak Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar ve Abbasi Halifesi ile görüşmek üzere Bağdat’a doğru yola çıktıysa da hakkında Bağdat’ta çıkan dedikodulardan çekinerek seyehatine devam etmemiş, hediyeleri sabık Trablus Emiri Ebû Ali ile göndermiştir. Geri dönüş yolunda kendisine isyan ettiği kanaatinde olduğu Baalbek Valisi Gümüştegin’in şehrini kuşatmıştır. Gümüştegin’in kendisine tabi olarak Serhad Kalesi’ni yönetmesi karşılığında 35 günlük kuşatmanın ardından 20 Nisan 1110’da Baalbek’i yeniden ele geçirmiştir. Buraya oğlu Börü’yü atamıştır.
Aynı sene Kral I. Baudouin’in Baalbek ve Bika’yı yağmalaması üzerine Eylül 1110’da Bika’nın gelirlerinin 3’te birinin Kudüs’e verilmesi karşılığında anlaşma yapılmıştır.
1111 Yazı’nda Baudouin antlaşmayı bozup yanına Trablus Prinkepsi Bertrand’ı da alarak bir harekata girişse de Tuğtekin’in onları ordusuyla kuşatması üzerine 14 Temmuz’da yeni bir anlaşma yapılmıştır: Cebel Avf, Sefad ve Cebaniye gelirlerinin yarısı ile Al el-Cerrah bedevilerinin elinde olan bölgeler Dımaşk’a verilecekti.
Musul Atabeyi Mevdud’un Haçlılar üzerine 1111’de düzenlediği seferi sırasında Halep önünde iken katılmıştır. Burada diğer emirler çeşitli gerekçelerle ordudan ayrılırken ikisi Şeyzer’e gitmişler ve orada Şeyzer Emiri Sultan b. Ali de onlara katılmıştır. Atabey Mevdud’u Trablus üzerine saldırmaya ikna etmek istediyse de başaramamıştır.
Kral Baudouin komutasında birleşen Haçlılar ile Eylül 1111’de iki tarafın devriye kuvvetleri arasında Müslümanların galip geldiği bazı çarpışmalar olmuştur.
Sonrasında Mevdud, Musul’a dönmüş ve ordular dağılmıştır. 1111 Kasımı ile 16 Nisan 1112 arasında Fatımiler’in elindeki Sur’u kuşatan Kral Baudouin’in birliklerine ve topraklarına kuşatmayı kaldırtmak için saldırılar düzenlemiştir. H. 506’da (1112/13) Fatımi Valisi Anuştekin’in yönetimindeki Sur şehrinin halkı, Kudüs Krallığı’nın saldırılarından korktukları için şehri Tuğtekin’e teslim etmişler; Tuğtekin de buraya Banyas Valisi Mesud’u atamıştır. Ayrıca Tuğtekin durumu Fatımi veziri el-Efdal’e iletmiş ve anlaşmışlardır.
Tuğtekin bunun üzerine 1113’te Halep’e giderek Melik Rıdvan ile ittifak yapmış, karşılığında Dımaşk’ta hutbeyi onun adına okutmayı ve sikke darp etmeyi kabul etmiştir. Kral Baudouin’in topraklarına akınlar yapması üzerine Atabey Mevdud ile birleşmiş, 4 Temmuz 1113’te Sennabra’da Kral Baudouin komutasındaki Haçlı ordusunu yenmişlerdir. Ağustos’a kadar Kudüs Krallığı’nın topraklarını adamlarına yağmalatmışlardır. Bu sefer öncesinde Rıdvan’dan askeri yardım talep ettiyse de ancak 100 atlıdan daha az bir yardım alabilmiştir. Bunun üzerine 22 Ağustos 1113’te Dımaşk’ta Rıdvan adına hutbe okutmayı ve sikke bastırmayı durdurmuştur.
11 Eylül 1113’te Mevdud ile beraber Dımaşk’a dönmüşler, ancak 11 Ekim’de Atabey Mevdud cuma namazı sonrasında Haşhaşiler tarafından suikaste kurban gitmiştir.
Şubat-Mart 1114’te Dımaşk’a gelen yeni Halep Meliki Alp Arslan ile ittifak yaparak 11 Mart 1114’te Halep’e gitmiştir. Ancak aralarının açılması üzerine vefat etmiş olan Melik Rıdvan’ın annesini de yanına alarak geri Dımaşk’a dönmüştür. 29 Ekim 1115’te Trablus Prinkepsliği’ne bağlı Refeniye’ye saldırarak şehri ele geçirmiştir.
Selçukluların Hemedan Emiri Porsuk’un 1115 yılında Haçlılar üzerine düzenlediği seferinde ona katılmayı reddederek, Artukoğlu İlgazi-Halep Hadimi Lülü-Antakya Prinkepsi Roger ile ona karşı ittifak yapmıştır.
Porsuk ile doğrudan çatışmaya girmemiştir. Ancak Emir Porsuk bu ittifaktan onu sorumlu tuttuğu için Dımaşk’a ait Hama’yı ele geçirmiştir. 15 Nisan 1116’da Dımaşk’tan ayrılarak Bağdat’a gitmiş, orada Sultan Muhammed Tapar ve Halife Mustazhir ile görüşerek, 11 Ağustos 1116’ta Dımaşk’a geri dönmüştür. 1117-1118’de Musul Atabeyi Aksungur el-Porsukî’nin Halep’i alması için yardım ettiyse de Aksungur başarılı olamayınca Tuğtekin Dımaşk’a geri dönmüştür. H. 510’da (1116/17) Aksungur el-Porsukî Dımaşk’a gelmiş ve onunla beraber Bika’ya saldıran Trablus Prinkepsi I. Pons’u yenmişlerdir.
Aralık 1118’te Dımaşk’a gelen Halep Emiri Artukoğlu İlgazi ile ittifak anlaşması yapmış, İlgazi Halep’e dönerek ordu toplamaya başlamıştır. 18 Haziran 1119’da Dımaşk’tan ayrılarak İlgazi ile birleşmek üzere Halep’e doğru yola çıkmıştır. Antakya Prinkepsliği’ni yöneten Salernolu Roger ikisinin ittifak ettiğini öğrenince Sarmeda’da ordusuyla kamp kurmuştur.
28 Haziran 1119’da orada yapılan, Tuğtekin’in katılmadığı Kanlı Meydan Savaşı’nı İlgazi kazanmış ve Roger öldürülmüştür.
Savaştan sonra İlgazi’nin Esarib ve Zerdana’yı Antakya Prinkepsliği’nden almasına yardım etmiş ve sonrasında 13 Eylül 1119’da Dımaşk’a dönmüştür. Bunun üzerine harekete geçen Kudüs Kralı II. Baudouin komutasındaki Haçlılara karşı, İlgazi ile beraber 13 Ağustos 1119’da Hab Köyü yakınlarında yaptıkları Tellü İfrîn Savaşı sonuçsuz kalmıştır. Fakat bu savaşta daha önceden Esarib’i yöneten Cüzzamlı Robert esir alınmış ve Tuğtekin tarafından öldürülmüştür.
1121 Yazı’nda Kudüs Krallığı topraklarına saldırmış, Kral II. Baudouin’in harekete geçmesi üzerine geri çekilmiştir. İlgazi’nin 1122 Temmuzu sonunda Zerdana’yı alma girişiminde yanında bulunduysa da Kral Baudouin’in gelişi üzerine geri çekilmişlerdir. H. 516’da (1122/23) Sur şehrinin hakimi Mesud, Fatımiler tarafından esir alınarak Mısır’a götürülünce şehir tekrar Fatımiler’in eline geçmiştir. H. 517’de (1123/24) damadı Hama Emiri Mahmud’un ölmesi üzerine Mahmud’un eşi olan kızı, Hama’yı kendisine teslim etmiş; Tuğtekin de buraya Hacip İsrail’i tayin edip Dımaşk’a dönmüştür.
Bir sene önce Fatımiler tarafından kendisinden alınan Sur kenti, 13 Şubat 1123’te Kudüs Patriği Gormond ve Venedik Doçu Domenico Michieli tarafından kuşatılmaya başlanmıştır. Kuşatma sürerken Sur şehrine yardım etmeye çalıştıysa da başarılı olamamış, 7 Temmuz’da şehrin Fatimi valisi Sur’u Haçlılara teslim etmiştir. 1124 başında Halep Emiri Artuklu Belek ile beraber Musul Atabeyi Aksungur el-Porsukî’nin Azaz’ı kuşatmasına katıldıysa da başarılı olamayarak geri çekilmişlerdir. 1125 İlkbaharı’nda tekrar Aksungur el-Porsukî’ye katılarak 9 Mayıs 1125’te Kefertab’ı Antakya Prinkepsliği’nden almasına yardım etmiş, Zerdana ve Azaz’ı kuşatmalarına da katıldıysa da alamayarak geri çekilmişlerdir.
Dımaşk topraklarına saldıran Kudüs Kralı II. Baudouin’i 30 Ocak 1126’da Tell Sakhâb’da mağlup etmiştir.
Kardeşinin oğlu olan Tedmür valisinin öldürülmesi üzerine Tedmür’ü kuşatmış, 13 Mayıs 1126’da almıştır. Buranın yönetimine torunu Şihabeddin Mahmud’u getirmiştir. Kasım-Aralık 1126’da Banyas Kalesi’ni Haşhaşi daisi Behram’a vermiştir. 18 Şubat 1128’de yerine oğlu Börü’yü bıraktıktan sonra Dımaşk’ta hayatını kaybetmiştir.
DEĞERLENDİRME
20 senenin üzerinde Dımaşk’ı ve ona bağlı toprakları yöneten Tuğtekin’i başarıları ve başarısızlıkları ile değerlendirecek olursak genel tablonun olumlu olduğu gözükmektedir. Kudüs Krallığı ve Trablus Prinkepsliği ile mücadelelerde oldukça gayretli olsa da başarılı olmaktan uzaktır. Özellikle Trablus’un ve Sur’un Haçlılar tarafından ele geçirilmesine engel olamamıştır. Hükümdarlığının son dönemleri Haşhaşiler’in Suriye’de yükselişe geçtiği bir döneme denk gelmiş ve bunun sonucunda Tuğtekin de onlara bazı imtiyazlar tanımak durumunda kalmıştır.
Onun en büyük başarısı ise 1154’e kadar Dımaşk’ı yönetecek olan hanedanı kurmasıdır.
Hükümdarlığı döneminde Fatımiler ve Büyük Selçuklular ile arasını iyi tutmayı başarması, Dımaşk’ın sosyo-ekonomik ilerleme katetmesini beraberinde getirmiştir. Bunun neticesi olarak Dımaşk, bölgede göz ardı edilemeyecek bir güç haline gelmiştir. Öte yandan çağdaşlarının aksine Tuğtekin diğer emirlerle çıkarları doğrultusunda iyi geçinmeye gayret etmiştir. Bu açıdan Selçuklu merkezi ile arasını iyi tutmuş, Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar tarafından Haçlılar ile mücadele etmesi için gönderilen emirlerden yalnızca Emir Porsuk’a destek olmamıştır ki bu tavırda da yalnız değildir.
KAYNAKÇA
Abû’l-Farac (Bar Habraeus), Gregory, Abû’l-Farac Tarihi, Cilt: II, çev. Ömer Riza Doğrul, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1987.
Altan, Ebru, Willermus Tyrensis’in Historia Rerum İn Partibus Transmarinis Gestarum (Denizaşırı Bölgelere Yapılan Tarihi) Adlı Eserinin XI. ve XII. Kitaplarının Türkçe Çevirisi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1995.
Altan, Prof. Dr. Ebru, Antakya Haçlı Prinkepsliği Tarihi Kuruluş Devri (1098-1112), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2018.
Azîmî Tarihi, çev. Prof. Dr. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.
Bezer, Gülay Öğün, “Tuğtegin”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt:41, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevi, İstanbul, 2012, ss. 347-349.
Burslan, Kıvameddin, Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2016.
Carnotensis, Fulcherius, Kudüs Seferi (Kutsal Toprakları Kurtarmak), çev. İlcan Bihter Barlas, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, Haziran 2009.
Eddé, Anne-Marie, “Tughtigin”, the Encyclopedia of Islam, BRILL, Leiden, 2000, s. 600.
Elisséeff, N., “Damascus”, Historic Cities of the Islamic World, ed. C. Edmund Bosworth, BRILL, Leiden, 2007, s. 112.
I. ve II. Haçlı Seferleri Vekayinamesi, çev. Vedii İlmen, Yaba Yayınları, İstanbul, 2005.
İbn Munkız, Üsâme, İbn Munkız Haçlılara Karşı, çev. Selahattin Hacıoğlu, Bordo Siyah Yayınları, İstanbul, Temmuz 2012.
İbnu’l-Ezrak Ahmed b. Yûsuf b. Ali, Meyyâfârikîn ve Âmid Târihi (Artuklular Kısmı), çev. Prof. Dr. Ahmet Savran, Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum, 1992.
Kalânisî, İbn, Şam Tarihine Zeyl, çev. Onur Özatağ, Türkiye İş Bankası Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, Şubat 2015.
Kemâlüddîn İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-Haleb Min Târîhi Haleb’de Selçuklular, trc. Prof. Dr. Ali Sevim, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2014.
Runciman, Steven, Haçlı Sefeleri Tarihi I-II, çev. Prof. Dr. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2008.
Sevim, Ali, Biyografilerle Selçuklular Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1989.
Sevim, Prof. Dr. Ali, Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2000.
Süryani Mikhail, Vekayi-nâme İkinci Kısım (1042-1195), çev. Hrant D. Andreasyan, 1944 (Türk Tarih Kurumu tarafından basılmamış nüsha).
Özaydın, Dr. Abdülkerim, Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu Tarihi (498-511/1105-1118), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990.
Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), çev. Hrant D. Andreasyan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2000.
Yanıtla